Haramla beslenen vücut harama meyleder
Silsile-i âliyye büyüklerinden Ebu Ali Farmandi hazretlerinin talebesinden biri, dergahta ibadet ederken evini düşündü bir ara. Yeni evliydi. Mevsim de kış olup, yakacak odunalamamıştı henüz.
Böyle düşünürken evinin önüne “bir yük odunun” yıkılmış olduğunu hayal etti. Sonra kalkıp pencereden baktı. Fakat o da ne?
Gözlerine inanamıyordu. Gerçekten de bir yük odun vardı evinin önünde. Ona, bu iyiliği hocası yapmıştı. Buna çok sevinen genç talebe, “Tamam” dedi kendi kendine. ” Ben artık kemâle geldim. Baksana olacak hadiseler aynen kalbime geliyor. Keramet dedikleri şey bu olsa gerek!” Bu düşünce içinde hocasına koştu. Ona bu halini anlatacaktı ki, büyük veli gence şefkatle baktı ve;
– Git, vazifene devam et! buyurdu.
Delikanlı şaşkınlık içindeyken devam etti mübarek.
– O hal şeytanidir evladım.
– Şeytani mi?
– Evet. Tasavvuftan maksat böyle şeyler değildir.
– Ya nedir hocam?
– Emir ve yasaklara uymakta titizlik göstermektir. Sen ibadetten zevk alabiliyormusun?
– Pek değil hocam.
– Günahlar çirkin geliyor mu?
– Hayır.
” Evet deseydin!”
– Bak evladım, eğer bu iki suale “olumlu” cevap verseydin, kerametten söz edebilirdik. Yoksa insanların bilmediği şeyleri bilmek, görmediği şeyleri görmek hüner değildir.
Gencin kafası allak bullak olmuştu.
– Öyleyse keramet nedir?
– Asıl keramet ” İslamiyete uymakta kolaylık duymaktır.”
– Hocam bunun için ne yapmalıyız?
– Helal lokma yemeliyiz. Helal yiyenin ibadet yapması kolaylaşır.
– Haram yenirse?
– Haramla beslenen vücut, harama meyleder.
Okumak isteyebilirsiniz
Sağlam tarafına bakmak