Bir yargı istiyorum…..”Hasan Celal Güzel”
Günaydınlar hayırlı pazar sabahı diliyorum…..
7 Temmuz 2012 Cumartesi Sabah gazetesin de okuduğum bir yazı bana paylaşım için çok önemli ve gerekli bir yazı olarak göründü.
Yazıyı bir kaç kez okudum üzerinde düşündüm ve Hasan Celal Güzel beyefendinin yazısını aynen yazmaya okumayanlara duyurmak istedim.Çünkü bu yazı Türkiye ve Türk toplumu için gerçekten duyarlılık gösterilecek bir yazı idi.Aynen şöyle diyor.
” Yüce Allah’tan sonra sığınacağım bir yargı istiyorum… Haksızlığa uğradığımda, çaresiz kaldığımda, bütün kapılar yüzüme kapandığında, gönül rahatlığıyla başvuracağım bir yargı istiyorum.
Hz. Süleyman adaletiyle kılı kırk yaran, Hz. Ömer’in deyişiyle mülkün temeli olan; devleti, milleti ve kişiyi ayakta tutan bir yargı istiyorum.
‘Üstünlüğün hukuku’nu değil, ‘hukukun üstünlüğü’nü gerçekleştiren, oligarşinin değil demokrasinin teminatı olan bir yargı istiyorum.
‘Vicdan ile cüzdan arasında sıkışmış’ değil, hiçbir şekilde satın alınamayacak bir yargı istiyorum.
‘Gecikmiş adalet adaletsizliktir’ düsturunu gerçekleştiren; gerektiğinde 24 saat adalet dağıtabilen ama bunu yaparken hakkaniyetten kıl kadar ayrılmayan bir yargı istiyorum.
***
Hukuk bilgesi Prof. Dr. Sami Selçuk’un dediği gibi, ‘Yargıçların işi, hukuku doğru uygulamaktır. Ülkeyi kurtarmak onların işi değildir, (…) Yargıç, kendi ideolojisini, inancını yargıya karıştırdığı anda, salt hukukçu kimliğinin yerini ideolojik kimlik almış, kendi ideolojisinin, kısaca kendisinin yargıcı olmuş demektir(…) Yargıç, yazılı hukukun, yasanın üzerinde olamaz. Yargılama, halk adına yasanın uygulanmasıdır; hukuk düzeninde halk adına egemenliğin kullanılmasının yansımasıdır(…) Diyesim şudur: Türk hukukçusu ve özellikle yargısı, yargılamanın ve yargı kararlarının kişisel ideolojilere, kaygılara, görüşlere, inançlara araç kılınmasına engel olmalıdır’.
Yapılacak gerçek bir ‘Yargı Reformu’nda, Prof. Selçuk’un belirttiği gibi, ‘bağımsızlığı’ ve ‘tarafsızlığı’ tam olarak sağlanmış bir yargı istiyorum.
Bu yargı düzeninde, yargıya karşı hiçbir ‘dokunulmazlık’ geçerli olmayacak; yasama dokunulmazlığı da ‘kürsü masuniyeti’ ile sınırlı kalacaktır.
Bu yargı düzeninde, militarizmin, oligarşinin, elitizmin ve jakobenizmin etkisi olmayacaktır.
Bu yargı düzeninde, medya ve siyasî otoriteler hiçbir şekilde yargıyı etkilemeyecektir.
***
Toplumdaki en iyi yetişmiş, en münevver ve itibarlı kişilerin yargıçlar olduğu bir yargı istiyorum.
Bu yargıçlar, 4 yıllık sosyal ilimler eğitiminden geçtikten sonra, bir üst ihtisas olarak 7 yıllık hukuk fakültelerinden mezun olmalı; lisansüstü akademik çalışma yapabilmeli; en az bir yabancı dil bilmeli ve en az 2 yıllık adaylık süresinden sonra yargıç olabilmelidir. Ayrıca, yargıç olduktan sonra yurt dışında staja gönderilmelidir.
Savcılara ve hâkimlere, ya İngiltere’de olduğu gibi ‘açık çek’ uygulamasıyla ödeme yapılmalı veya milletvekili maaş ve yolluklarının toplamı seviyesinde aylık verilmeli; ayrıca lojman, makam arabası vs. gibi her türlü imkân sağlanmalıdır. Ben, adaletine sığınacağım kişinin, toplumun en saygı duyulan ve güvenilen kişisi olmasını istiyorum.
***
‘Kanun Devleti’nden ‘Hukuk Devleti’ne ve ‘Hukukun Üstünlüğü’ne; ‘İhkâk-ı Hak’tan ‘Yargıya Güven’e; ‘Cebîn Adalet’ten, Mecelle’nin tarifiyle ‘hakîm, fatîn, fehîm, mustakîm, emîn ve mekîn Hâkim’e ulaşan bir yargı istiyorum.
Artık milletimiz, ‘Allah ne hekime, ne hâkime muhtaç etsin’ dememeli…
Bütün dünya, ‘Türkiye’de yargıçlar var’ demeli…
Ve, Prof. Selçuk’un haklı siteminde söylediği gibi, bütün bunlar ‘düş’ olarak kalmamalı; artık gerçek bir ‘Yargı Reformu’ yapılmalıdır.”
Evet gerçekten böyle olmalı,bu düşünceye katılanların yorumlarını ve önerilerini bekliyorum.
Kaynak: 7 Temmuz 2012 sabah gazetesi