Tüm Meşru dilekler için ” Kün Feyekün Duası”
Kün Feyekün Duası.. Euzubillahimimeşşeytanirraciym. bismillahirrahmanirrahiym. ve salallahu ala nebiyyil keriym.Allahumme ya rabbi,Allahumme ya rabbi,Allahumme ya rahiym,el melikül güddü süsselamul mü’minul müheyminul aziyizül cebbarul mütekebbiru sübhanellahi amma yüşrikün**efegayre diynillahi yebgune velehu esleme men fissemavati vel ardı tav’an ve ker’han ve ileyhi yurceun**innema emruhu iza erade şey’en en yegule lehü kün feyekün fe sübhanellezi biyedihi mele kütü külli şey’in ve ileyhi turceun* gul hüvallahü ehad allahussamed lem yelid ve lem yuled velem yekün lehu küfüfen ehad**innema emruhu iza erade şey’en en yegulü lehu kün feyekün*fe sübhanellezi biyedihi melekütü külli şey’in ve ileyhi turceun** izacae nasrullahi vel fethu*vera eytennase yedhulüne fi dinillahi efvacen**fesebbih bi hamdi rabbike , vestağfirhu innehu kane tevvaba* innema emruhu iza erade şey’en en yegulü lehu kün feyekün*fe sübhanellezi bi yedihi melekütü külli şey’in ve ileyhi turceun**inna fetahna leke fethan mubina*liyeğfire lekellahu ma , tegaddeme min zenbike ve ma te ahhere ve yutimme niğmetehu aleyke ve yehdiyeke sıraten musteğıyma*** ve yen surekallahu nasran azizaa**inna fetahna leke fethan mubina*liyeğfire lekellahu ma tegaddeme min, zenbike ve ma te ahhere ve yutimme niğmetehu aleyke ve yehdiyeke sıraten müsteğiyma ve yen surekallahu, nasran azizaa**inna fetahna leke fethan mubina*liyeğfire lekellahu ma tegaddeme min zenbikeve ma te ahhere ve yutimme niğmetehu aleyke ve yehdiyeke sıraten müsteğiyma ve yen surekellahu nasran azizaa**innema , emruhu iza erade şey’en en yegule lehu kün feyekün*fe sübhanellezi bi yedihi melekütü külli şey’in ve ileyhi turceun*nasrun minellahi ve fethun gariybun ve beşşiril mü’minin**innema emruhu iza erade şey’en en yegule lehu kün feyekün*fe sübhanellezi bi yedihi melekütü külli şey’in ve ileyhi turceun**efe gayre diynillahi , yebgune velehu esleme men fissemavati vel ardi,tav’an ve ker’han ve ileyhi yurceun** innema emruhu iza erade şey’en en yegule lehu kün feyekün**fe sübhanellezi bi yedihi melekütü külli şey’in ve ileyhi turceun** galü inna lillahi ve inna ileyhi raciun**innema emruhu iza erade şey’en en yegule lehu kün feyekün**fe sübhanellezi bi yedihi melekütü külli şey’in ve ileyhi turceun**vessemai veddarık* vema edrake meddarık* en necmüssakıb*in küllü nefsin lemma aleyha hafiz*felyenzuril insanu mimma hulik*hulika mim main dafik, yahrucu mim beynissulbi vetteraib innehu ala rec’ihi lekadir*yevme tublesserair*fema lehu min kuvvetinvela nasir**vessemai zatirrec’ivel ardı zatıs sad’i*innehu le gavlun faslün*vema hüve bil hezli*innehum yekiydüne keyda*ve ekiydü keyda*femehhilil kafirine emhilhum ruveyda**innema emruhu iza erade şey’en en yegule lehu kün feyekün**fe sübhanellezi bi yedihi melekütü külli şey’inve ileyhi turceun**te’tiha rizguha reğaden min , külli mekanin*vallahu hayrur razigiyn*innema emruhu iza erade şey’en en yegule lehu kün feyekün **fe, sübhanellezi bi yedihi melekütü külli şey’in ve ileyhi turceun**ma indekum yenfedu vema indellahi ba’gk vallahu hayrurrazıgıyn**innema emruhu erade şey’en en yegule lehu kün feyekün **fe sübhanellezi bi yedihi melekütü külli şey’in ve ileyhi turceun**efemen yemşi mükibben ala vechihi ehda emmen yemşi seviyyen ala sıratım müstakıym**innema emruhu iza erade şey’en en yegule lehu kün feyekün ** fe sübhanellezi bi yedihi melekütü külli şey’in ve ileyhi turceun **li iylafi gureyşin iylafihim rıhleteşşitai vessayf*felya’büdü rabbe hazel beyt**ellezi et’amehümmin cu’in, ve amenehum min havf**innema emruhu iza erada şey’en en yegule lehu kün feyekün**fe sübhanellezi bi yedihi melekütü külli şey’in ve ileyhi turceun**YA RABBİ,YA RABBİ, YA RABBİ, YA ALLAH,YA ALLAH,YA ALLAH, gulillahumme melikel mülki tu’til mülke men teşaü ve tenziül mülke mimmen teşaü ve tuizzü men teşaü ve tuzillü men teşaü bi yedikel hayru inneke ala kulli şey’in gadiyr* tulicülleyle finnehari ve tulicünnehare filleyli ve tuhricül hayye minel meyyiti ve tuhricül meyyite minel hayyi ve terzuku men teşaü bi ğayri hisab***innema emruhu iza erade şey’en en yegule lehu kün feyekün**fe sübhanellezibi yedihi melekütü külli şey’in ve ileyhi turceun**eşhedü en la ilahe ilallahü vahdehüla şerikelehü ve eşhedü enne muhammeden abdühü ve rasülühü**ALLAHUMME salli ala muhammedin ve ala alimuhammedin ve sellim***eciybu eyyühel melaiketü verruhaniyyunel müvekkelüne bi hazihil ayatil keriymeti li dağveti fi kadai haceti… (burda ne sıkıntıntın varsa dünyevi veya uhrevi kalbinden ne geçiyorsa onu burda 3,5,7 defa söyle ama çok içten söyleki tesiri tez olsun ) BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİYMM Bediüssemavati vel ardı ve iza kada emren fe innema yegulü lehü kün fe yekün **galet enne yekünü li ğülamun ve lem yemsesni beşerün**gale kezalikillahü yahlügü ma yeşaü iza gada emren fe innema yegulü lehu kün fe yekün**inne iyse indellahi kemeseli ademe halagahu min turabin sümme gale lehu kün fe yekün*** ve hüvellezi halekas semavati vel arda bil hakkı ve yevme yegulü kün fe yekün **innema gavlüna li şey’in iza erednahu en negule lehu kün fe yekün**ma kane lillahi en yettehize min veledin sübhanehü iza gada emren fe innema yegulü lehü kün fe yekün**hüvellezi yuhyi ve yumiytu fe iza gada emren fe innema yegulü lehü kün fe yekün***Allahumme bi hakkı hazihil ayati ve ma fiha minel esrari ıkdiy haceti fiddareyni inneke ala külli şey’in gadiyr**amin….. not (bu duayı inancı zayıf olana verilmez. bu dua çok tesirli olup kalbten yapılması icabet eder bu duayı ihlas ile okuyan ların kısa zamanda hayırlı muratları hasıl olur.)
Kün Fe Yekün Duasının Tercumesi…
Rahman ve Rahim olan Allah’in adiyla. Allah keremli Nebi’ye salat etsin. Ey Allah! Ey Rabbim! Ey Allah! Ey Rab-bim! Ey Allah! Ey Rabbim! Ey Rahman! Ey Rahim!
“(Her şeyin yönetimi Kendisine ait olan ve tüm varlıklan yegane malik ve sahibi bulunan, istedigini üstün, diledigini alcak kilabilen, kimse tarafından yönetilmeyen ve azledilmesi düşünülemeyen bir) MeIik’dir.
(Noksanlik gerektiren her şeyden son derece arinmis olan, bütün kamil sifatlar Kendisine ait olan, sinirlanamayan ve her-hangi bir sekille düşünülemeyen bir) Kud-düs’dür.
(Tüm afetlerden ve yok oluşlardan uzak olan, tüm selametler Kendisinden umulan ve dostlarını sürekli selamlamakta bulunan bir) SeIam’dır.(Kendi Zât’ına ve peygamberlerine evvela Kendisi inanan, yaratıkları zulüm*den, inananları da azaptan emin kılan bir) Mii’min’dir.
(Her şeyi hakkıyla koruyup gözeten ve her varlık üstünde hakkıyla gözcü olan bir) Müheymin’dir.
(Eşi-benzeri olmayan bir galibiyete sahip olan ve mertebesi asla düşürüleme-yen bir) Azîz’dir.
(Zorla da olsa dilediği yaratığım irâ*desi yönünde mecbur bırakabilen ve yara*tıklarının tüm işlerini tam manasıyla yolu*na koyan bir) Cebbâr’dır.
(Son derece büyüklük ve ululuk sahi*bi olan ve kibir ancak Kendisine yakışan bir) Mütekebbir’dir!
Onların şirk koşmakta oldukları şeylerden (son derece uzaklık, arılık, ten*zih, takdîs ve) tesbîh Allah’a!” (Haşr Sûre*si: 23)
“O (kâfir ola)nlar (İslâm’dan yüz çevirip de,) Allah’ın dininden başkasını mı arıyorlar?
Oysa göklerde ve yerde bulunan (tüm yaratık)lar(dan kimi,) isteyerek ve (kimi de azabı görme neticesinde) isteme*yerek (de olsa) ancak Kendisi(nin hük-mü)ne teslim olmuştur.
Ve onlar (öldürülüp diriltilerek) sa*dece O’na döndürüleceklerdir!” (Âli İm-
rân Sûresi:83)
“(Allâh-u Te’âlâ’nın diriltme gücü*nü uzak görmenin hiçbir anlamı yoktur. Zira) O bir şeyi(n meydana gelmesini) istediği zaman O’nun emri, (harften ve sesten münezzeh olarak) ona ancak:
‘Var ol!’ buyurmasıdır, böylece o da hemen meydana geliverir.
(Diriltmekten acizlik gibi bütün nok*san sıfatlardan anlık, tenzih ve) tesbîh O Zât’a ki; her şeyin (görünen ve görünme-(O, hiçbir yönden ikincisi olma ihti*mali bulunmayan ve hiçbir vasfında hiçbir varlıkla ortaklığı olmayan bir) Ehad’dir!
(Dolayısıyla çokluk, parçalara ihti*yaç, maddî olan-olmayan tüm cevherler*den ve unsurlardan birleşme gibi ikilik belirtisi olan şeyler O’nun Zât-ı İlâhîsi hakkında asla söz konusu olamaz.
Bu itibarla O’nun, ne Zât’ı, ne sıfat*ları, ne de fiilleri hususunda başkalarıyla herhangi bir ortak noktası bulunduğu dü*şünülemez.)
Ancak Allâh(, her şey Kendisine muhtaç olan, Kendisi ise hiç bir şeye ihti*yaç duymayan bir) Samed’dir!
(Bu yüzden yemekten, içmekten ve sonradan yaratılma belirtisi olan noksanlık getirecek her türlü ihtiyaçtan son derece uzaktır. Dolayısıyla O, kimsesiz durur ama kimse O’nsuz duramaz!)
O doğurmamıştır(, zira hemcinsi yoktur ki, onunla birleşme neticesi bir do*ğum söz konusu olabilsin, zaten yardımcı*ya da, yerine kalacak birine de ihtiyacı yoktur) ve doğurulmanuştır.
(Nitekim her doğan sonradandır ve cisimdir. O ise varlığının başlangıcı olma*yan bir Kadîm’dir dolayısıyla varlığı önce*sinde hiçbir yokluğun geçmiş olması söz konusu değildir.)
Hiçbir kimse O’na (hiçbir yönden benzer, eş, eşit ve) denk de olmamıştır!”
(İhlâs Sûresi: 1-4)
“O bir şeyi(n meydana gelmesini) is*tediği zaman O’nun emri, (harften ve sesten münezzeh olarak) ona ancak:
——————–
‘Var ol!’ Duyurmasıdır, böylece o da hemen meydana geliverir.
(Diriltmekten acizlik gibi bütün nok*san sıfatlardan arılık, tenzîh ve) tesbîh O Zât’a ki; her şeyin (görünen ve görünme*yen tüm yönleriyle) gerçek mülkü O’nun (kudret) elindedir, siz de ancak O’na döndürüleceksiniz!” (Yâsîn Sûresi:82-83)
“(Habîbim!) Allah’ın (düşmanlarına karşı sana) yardımı ve (şirk beldelerini) fetih geldiği zaman.
Bir de sen (Mekke, Tâif ve Yemen ehliyle, Hevâzin vesâir Arap kabilelerine mensup) insanları (evvelce tek tek Müs*lüman oluyorlarken, daha sonra) kalabalık cemaatler halinde Allah’ın dinine giri-yorlarken gördüğünde.
Artık (“Sübhânellâhi ve bihamdihî ve estağfirullâhe ve etûbü ileyh” diyerek) Rabbinin hamdiyle birlikte tesbîhte bu*lun.
Ve (O’nun, şanına yakışmayan tüm noksanlıklardan uzak olduğunu ifade et, bir de nefsini kırmak ve amelini küçüm*semek için) O’ndan bağışlanma talep et!
Muhakkak ki O, dâima (tevbeleri çokça kabul eden bir) Tevvâb olmuştur.”
(Feth Sûresi: 1-3)
“O bir şeyi(n meydana gelmesini) is*tediği zaman O’nun emri, (harften ve sesten münezzeh olarak) ona ancak:
‘Var ol!’ buyurmasıdır, böylece o da hemen meydana geliverir.
(Diriltmekten acizlik gibi bütün nok*san sıfatlardan arılık, tenzîh ve) tesbîh O Zât’a ki; her şeyin (görünen ve görünme*yen tüm yönleriyle) gerçek mülkü O’nun (kudret) elindedir, siz de ancak O’na döndürüleceksiniz!” (Yâsîn Sûresi:82-83)
“Gerçekten Biz sana Mekke-i Mü-kerreme’yi ele geçirmenle ilgili) pek açık bir fetihle büyük bir fetih nasip ettik!Neticede Allah senin için geçmiş olan günahını da, gelecek olanı da bağış*layacak, (dînini dünyâya yayıp yücelterek ve dînî-dünyevî daha nice lütuflara mazhar kılarak) nimetini senin üzerine tamam*layacak ve (elçilik vazifeni tebliğ ve İs*lâm’ın hükümlerini tatbik hususunda) seni dosdoğru bir yola hidâyet buyuracaktır.
Bir de Allah sana (eşine az rastla*nan) pek güçlü bir yardımla nusrette bulunacaktır!” (Feth Sûresi: 1-3)
“O bir şeyi(n meydana gelmesini) is*tediği zaman O’nun emri, (harften ve sesten münezzeh olarak) ona ancak:
‘Var ol!’ buy ur maşıdır, böylece o da hemen meydana geliverir.
(Diriltmekten acizlik gibi bütün nok*san sıfatlardan anlık, tenzîh ve) tesbîh O Zât’a ki; her şeyin (görünen ve görünme*yen tüm yönleriyle) gerçek mülkü O’nun (kudret) elindedir.
Siz de ancak O’na döndürüleceksi*niz!” (Yâsîn Sûresi:82-83)
“Allah’tan büyük bir yardım ve pek yakın bir fetih!
(Yâ Muhammedi) O (anlatılan vasıf*lan takınan) müminleri (iki cihan saâde-tiyle) müjdele!” (Saff Sûresi: 13)
“O bir şeyi(n meydana gelmesini) is*tediği zaman O’nun emri, (harften ve sesten münezzeh olarak) ona ancak: ‘Var ol!’ buyurmasıdır, böylece o da hemen meydana geliverir.
(Tenzîh ve) tesbîh O Zât’a ki; her şeyin (görünen ve görünmeyen tüm yönle*riyle) gerçek mülkü O’nun (kudret) elin*dedir, siz de ancak O’na döndürülecek*siniz!” (Yâsîn Sûresi:82-83)
“O (kâfir ola)nlar (İslâm’dan yüz çevirip de,) Allah’ın dininden başkasını mı arıyorlar?
——————–
Oysa göklerde ve yerde bulunan
(tüm yaratık)lar(dan kimi,) isteyerek ve (kimi de azabı görme neticesinde) isteme*yerek (de olsa) ancak Kendisi(nin hük*mü )ne teslim olmuştur.
Ve onlar (öldürülüp diriltilerek) sa*dece O’na döndürüleceklerdir!” (Âli İm-
rân Sûresi:83)
“O bir şeyi(n meydana gelmesini) is*tediği zaman O’nun emri, (harften ve sesten münezzeh olarak) ona ancak:
‘Var ol!’ buy ur ması dır, böylece o da hemen meydana geliverir.
(Tenzih ve) tesbîh O Zât’a ki; her şeyin gerçek mülkü O’nun (kudret) elin*dedir, siz de ancak O’na döndürülecek*siniz!” (Yâsîn Sûresi:82-83)
“Onlar: ‘Şüphesiz biz Allah’a ait
(kul ve köleler)iz ve kesinlikle biz ancak
O’na dönücü kimseleriz!’ derler.” (Baka*ra Sûresi: 156)
“O bir şeyi(n meydana gelmesini) is*tediği zaman O’nun emri, (harften ve sesten münezzeh olarak) ona ancak:
‘Var ol!’ buyurmasıdır, böylece o da hemen meydana geliverir.
(Tenzih ve) tesbîh O Zât’a ki; her şeyin (görünen ve görünmeyen tüm yönle*riyle) gerçek mülkü O’nun (kudret) elin*dedir, siz de ancak O’na döndürülecek*siniz!” (Yâsîn Sûresi:82-83)
“Andolsun göğe ve Tarık’a! Ta*rık’ın ne olduğunu sana bildirmiş olan şey nedir? (O, ışığıyla karanlığı) delici olan yıldızdır!
Hiçbir nefis yoktur ki, mutlaka onun üzerinde (amellerini kollayıp) ko*ruyan biri vardır! (Nitekim her insamn yanında, onun yaptıklarını yazan ve onu kaderi dışındaki tehlikelerden koruyan farklı melekler vardır.)Öyleyse insan hangi şeyden yara*tılmış olduğuna (bir) baksın;
O, atılgan suyun (barındırdığı mil*yonlarca canlı hücrenin rahme girmeyi başarabilen) bir parçasından yaratılmış*tır ki;
O (su), (babamn) bel kemiği ile (an*nenin) göğüs kemikleri arasından çık(ıp, anne rahminde birbirine kanş)maktadır.
Muhakkak ki O (Allâh-u Te’âlâ her şeye Kadirse de), özellikle onu (yok*tan var etmesinin ardından, öldürüp toprak ettikten sonra tekrar hayata) döndürmeye elbette (gücü yeten bir) Kadir’dir.
O tüm gizlilerin araştırılıp iyiyle kötünün birbirinden aynl)acağı günde (Rabbi onu diriltecektir)!
Artık onun için ne (başına geleni savuşturacak) bir güç, ne de bir yardımcı yoktur!
Yemin olsun; o (her sene aynı mev-simleriyle ve bol yağmurlarıyla menfaatle*ri insanlara) dönüşlü olan göğe!
Bir de andolsun; o (bitkilerle, ağaç*larla ve gözelerle) yarılan yere ki!
Muhakkak o (Kur’ân-ı Kerîm), el*bette (hakla bâtıl arasım) tamamen ayı*ran bir sözdür.
O asla bir sakal. oyun ve eğlence malzemesi) değildir! (Bilakis tümüyle ciddiyettir.)
Şüphesiz ki o (kâfir ola)nlar (Kur*an’m nurunu söndürmek için) tam bir tu*zak kurarak hile yapmaktadırlar.
Ben de bir hile karşılığı olarak».
haklarındaki muradımı bilmedikleri bir yönden kendilerini azar azar helake yak*laştırarak onlara) ceza vermekteyim!
(Habîbim!) O halde sen kâfirlere mühlet verVe onlar(ı cezalandırmaya birazcık
daha geciktir!” (Târik Sûresi: 1-17)
“O bir şeyi(n meydana gelmesini) is*tediği zaman O’nun emri, (harften ve sesten münezzeh olarak) ona ancak: ‘Var ol!’ buyurmasıdır, böylece o da hemen meydana geliverir.
(Tenzîh ve) tesbîh O Zât’a ki; her şeyin (görünen ve görünmeyen tüm yönle*riyle) gerçek mülkü O’nun (kudret) elin*dedir, siz de ancak O’na döndürülecek*siniz!” (Yâsîn Sûresi:82-83)
“(Etrafında bulunan) her yerden rız(ı)k(lar)ı oraya bolca gelmekteydi.”
(Nahl Sûresi: 112)
“Zaten (kullar hiçbir şey yaratma imkânına sahip olamayıp, temin ettikleri imkânlar da sebebiyetten öte geçemediğine göre,) rızık verenlerin en hayırlısı ancak
Allah’tır!” (Cuma Sûresi:! 1)
“O bir şeyi(n meydana gelmesini) is*tediği zaman O’nun emri, (harften ve sesten münezzeh olarak) ona ancak: ‘Var ol!’ buyurmasıdır, böylece o da hemen meydana geliverir.
(Tenzîh ve) tesbîh O Zât’a ki; her şeyin (görünen ve görünmeyen tüm yönle*riyle) gerçek mülkü O’nun (kudret) elin*dedir, siz de ancak O’na döndürülecek*siniz!” (Yâsîn Sûresi:82-83)
“(Dünyâ nimetlerinden) yanınızda bulunan şeyler (ne kadar çok ve uzun sü*reli olsalar da bir gün mutlaka) tükenecek*tir. Allah nezdinde olan (dünyevî ve uh-revî mükâfat)lar ise devamlı kalıcıdır!” (Nahl Sûresi:96)
“O bir şeyi(n meydana gelmesini) is*tediği zaman O’nun emri, (harften ve sesten münezzeh olarak) ona ancak: ‘Var ol!’ buyurmasıdır, böylece o da hemen meydana geliverir.Tenzîh ve) tesbîh O Zât’a ki; her şeyin (görünen ve görünmeyen tüm yönle*riyle) gerçek mülkü O’nun (kudret) elin*dedir, siz de ancak O’na döndürülecek*siniz!” (Yâsîn Sûresi:82-83)
“Peki o, yüzü üstü tökezlenici bir halde (düşe kalka) yürüyen (Ebû Cehil gibi) kimse mi daha hidâyettedir, yoksa dosdoğru bir yol üzere dimdik yürüyen (ve ayağı hiç kaymayan Muhammed (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem) gibi) bir zât mi?” (Mülk Sûresi:22)
“O bir şeyi(n meydana gelmesini) is*tediği zaman O’nun emri, (harften ve sesten münezzeh olarak) ona ancak: ‘Var ol!’ buyurmasıdır, böylece o da hemen meydana geliverir.
(Tenzîh ve) tesbîh O Zât’a ki; her şeyin (görünen ve görünmeyen tüm yönle*riyle) gerçek mülkü O’nun (kudret) elin*dedir.
Siz de ancak O’na döndürüleceksi*niz!” (Yâsîn Sûresi:82-83)
“Kureyş’i(, yolculuklarında esenlik ve güvenliğe) ülfet ettirdiği için;
Onları kış(ın Yemen’e) ve yaz(ın Şam’a doğru yapacakları ticaret) göçüne alıştırdığı için;
İşte (bu nedenle) ibadet etsinler şu Beyt’in Rabbine (ki, Kâ’be-i Muazza*ma’yı fil ordusundan ve bütün tehlikeler*den ancak O korumuştur);
O Zât’a ki; (leş yemeye muhtaç kal*dıkları) büyük bir açlıktan dolayı onları yedirmiştir.
(Cüzzam ve veba gibi salgın hastalık*ların korkusundan ve fil ordusu gibi saldı*rıların meydana getireceği) şiddetli bir korkudan da onları güvenli kılmıştır!”
(Kureyş Sûresi: 1-4)/
——————–
O bir şeyi(n meydana gelmesini) is*tediği zaman O’nun emri, (harften ve sesten münezzeh olarak) ona ancak:
‘Var ol!’ Duyurmasıdır, böylece o da hemen meydana geliverir.
(Tenzih ve) tesbîh O Zât’a ki; her şeyin (görünen ve görünmeyen tüm yönle*riyle) gerçek mülkü O’nun (kudret) elin*dedir, siz de ancak O’na döndürülecek*siniz!” (Yâsîn Sûresi:82-83)
Ey Rabb’im! Ey Rabb’im! Ey Rabb’im! Ey Allah! Ey Allah! Yâ Allah!
“Habîbim! İki cihan saadeti istiyor*san, Bana duâ ederken) de ki:
“Ey mülkün Mâliki olan Allah! (Saltanat ve) mülkü dilediğine verirsin, dilediğinden de mülkü çekip alırsın!
Dilediğini (dünyâda yahut âhirette veya her ikisinde de yardım ve tevfîkıne mazhar kılarak) aziz (ve değerli) edersin.
Dilediğini de (iki cihanda rezîl-ü rüsvay ederek) zelil (ve alçak) edersin!
Bütün hayırlar (ve serler) ancak Senin (kudret) elindedir (ki, onun mâhi*yeti kullarca malum değildir).
Şüphesiz ki Sen (güçlü veya âciz kılma, yüceltme ya da alçaltma dâhil) her şeye (hakkıyla gücü yeten bir) Kadîr’sin!
(Gecenin saatlerinden bir kısmını ek*siltip gündüze katarak) geceyi gündüze girdirirsin, (gündüzün saatlerini noksan-laştırıp geceye ilâve ederek) gündüzü de geceye girdirirsin.
Ölüden diriyi çıkarırsın; diriden de ölüyü çıkarırsın! Dilediğini de (darlık ve fakirliğe uğratmadan) hesapsız olarak
riZlklandirirsin!” (Âli İmrân Sûresi:26-27)
“O bir şeyi(n meydana gelmesini) is*tediği zaman O’nun emri, (harften ve sesten münezzeh olarak) ona ancak:’Var ol!’ Duyurmasıdır, böylece o da hemen meydana geliverir.
(Tenzîh ve) tesbîh O Zât’a ki; her şeyin (görünen ve görünmeyen tüm yönle*riyle) gerçek mülkü O’nun (kudret) elin*dedir, siz de ancak O’na döndürülecek*siniz!” (Yâsîn Sûresi:82-83)
“Ben şahitlikte bulunurum ki; Allâh-u Te’âlâ’dan başka hiçbir ilah yoktur.
O tektir, hiçbir ortağı yoktur. Yine şahitlik ederim ki, şüphesiz Muhammed (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem) O’nun kulu ve Rasûlüdür.
Ey Allah! Muhammed e ve Mu*hammed’in Ehl-i Beytine salât ve selâm eyle.
Ey bu ism-i şeriflerle ve âyet-i kerî*melerle görevli olan melekler ve ruhanîler! (İsteğimin yerine gelmesi için davetime) icabet edin.
RAHMAN VE RAHÎM OLAN ALLAH’IN ADIYLA.
“(0,) göklerin ve yerin Bedî’idir(; eşsiz ve örneksiz yaratıcısıdır). O bir iş(in meydana gelmesin)e hükmettiği zaman, ona ancak: ‘Var ol!’ buyurur, o da he*men meydana geliverir.” (Bakara Sûre*si: 117)
“O (Meryem (Aleyhesselâm)): ‘Benim için bir erkek çocuk nasıl olabilir? Oysa bana (eş olarak) hiçbir insan dokunma-
miştir…’ dedi.” (Meryem Sûresi:20) “O (Cebrail (Aleyhisselâm) da):
‘(Ey Meryem!) İşte sana! Allah di*lediğini böylece (harikulade bir şekilde) yaratmaktadır!
(Artık O’nun sana babasız bir çocuk verebileceğini yadırgama! Zira) O (bir şeyin meydana gelmesine karar verip) bir işe hükmettiği zaman, ona ancak (harf*ten ve sesten münezzeh olarak):Var ol!’ buyurur da hemen mey*dana geliverir.
(Dolayısıyla senin Rabbin, yaratmak istediği şeyleri bazen birtakım sebepler ve ana maddelerle yarattığı gibi, dilerse de hiç bir sebebe dayanmaksızın yoktan yaratabi*lir.)’ demişti.” (Âli İmrân Sûresi:47)
“Allah nezdinde îsâ’mn (babasız olarak yaratılmasının) şaşılacak durumu, gerçekten Adem’in garip hâli gibidir.
O (Allâh-u Te’âlâ) onu(n bedenini, ana ve baba aracılığı olmaksızın, kuru, kara ve kokmuş) bir topraktan yaratmış, sonra kendisine: ‘Var ol!’ buyurmuştu, o da hemen (canlı ve mükemmel bir insan olarak) meydana gelivermişti!” (Âli İmrân Sûresi:59)
“Ancak O’dur O Zât ki; gökleri ve yeri hak(lı bir neden ve ins-ü cinnin imti*han yeri olması gibi büyük bir hikmet) ile yaratmıştır.
0’nun(, yaratmak istediği bir şeye,) hak (ve hikmete dayalı) olan buyruğu, (harften ve sesten münezzeh olarak) ‘Var ol!’ buyurduğu vakitte (gerçekleşmek*tedir ki, o da hemen meydana gelmek*tedir.
(Dolayısıyla mükevvenâttaki hiçbir şey, Allâh-u Te’âlâ’nın hikmetli emrinden hariç bir şekilde meydana gelemez.)”
(En ‘âm Sûresi: 73)
“(Bizim istediğimizi yapma gücümü*zü uzak görmenin hiçbir mantıklı îzâhı olamaz. Zira) Biz bir şeyi(n meydana gelmesini) istediğimiz zaman ona buy*ruğumuz, (harften ve sesten münezzeh olarak) ancak ona: ‘Var ol!’ buyurma-mızdır ki, o da hemen meydana gelive*rir.” (Nahl Sûresi:40)
“Çocuk edinmek Allah için asla olacak bir şey değildir! (Çocuk edinmek*ten, tenzih, takdis, arılık ve) tesbîh O’na!O, bir şey(i meydana getirmey)e ka*rar verdiği zaman ona ancak (harften ve sesten münezzeh olarak): ‘Var ol!’ buyu*rur, o da hemen meydana geliverir.”
(Meryem Sûresi:35)
“O bir şeyi(n meydana gelmesini) is*tediği zaman O’nun emri, (harften ve sesten münezzeh olarak) ona ancak: ‘Var ol!’ İmi vur maşıdır, böylece o da hemen meydana geliverir. (Yâsîn SÛresi;82)
“Ancak O’dur O Zât ki; (ölüleri) diriltmektedir ve (dirileri) öldürmekte*dir!
O, bir iş(in meydana gelmesin)e hükmettiği zaman, ona ancak “Var ol!” buyurur, o da hemen meydana gelive*rir.” (Mii’min Sûresi:68)
Ey Allah! Bu âyetler hakkı için ve bunlarda bulunan sırlar bahsi için; iki ci*handa da muradımı ver. Şüphesiz ki Sen herşeye hakkıyla gücü yetensin. Amîn.
BU DUANIN FAZİLETİ
Bu duada, Kur’ân-ı Kerîmin bir çok âyet-i kerîmesinde geçen;
kün feyekün..
“(Allâh-u Te’âlâ yaratmak istediği her*hangi bir şeye) ‘Var ol!’ (buyurur,) o da hemen var olur” mânâsına gelen “Kün feyekûn” kavl-i şeri*fi bulunan tüm âyetler zikredildiği için bu duayı ihlas ile okuyanların kısa bir zaman içinde hayırlı muradları hâsıl olur.
Hadîs-i şerîfte:
Huz minel kur’eni ma şi’te lima şi’te.
“Kur’ândan dilediğin şeyi, dilediğin niyete al.” buyrulduğu üzere, bu duayı okuyan kişi, Allâh-u Te’âlâ’nın: “0l” emrinin, kendi muradına yöneldiğine itikat etmesi hâlinde daha çabuk tesir görür.