Okuyan mutlu,okumayan hala aday
Araştırmacı Yazar Süleyman Yasin Akdeniz’in bu yazısı okunmaya,mutlulugu arayanlara,mutlu olamıyanlara,neden mutlu olamıyorum diye bocalıyanlara,karanlıktayım boğuluyorum diyenlere,acı çekiyorum,huzursuzum diyenlere en etkili reçete olacaktır.Hayatın akışında yolunu bulamıyan,dertleri sıkıntıları ve nedenlerini anlayamayan,işin içinden çıkamayan yada kurtuluşu ve çıkış yolunu bilip de denemek istemeyen yada boşuna kürek çekenler…… İşte size bunun yolunu gösteren en doğru ve en geçerli reçeteyi sunan değerli yazarın değerli sözleri…. umarım faydalanırsınız.
Hayatın içindesin.
İnsanlar la berabersin.
Onlarla aynı havayı soluyorsun.
Aynı dünya memleketini paylaşıyor aynı suyu içiyorsun.
Herkesten kaçıyorsun ama kendinden kaçamıyorsun.
Herkesi kandırıyorsun ama kendini kandıramıyorsun.
Yoksa düşünmemek için kendine aman boş ver narkozunu mu enjekte ediyorsun?
Aynalarda kendini mi görüyorsun, yoksa yapmacık ifadelerini mi?
Kalbinde sonsuzluğumu yaşıyorsun yoksa karanlıkta boğuluyor musun?
İnsanlar seni anlamıyor mu yoksa sen mi onları anlamıyorsun?
Çok mu dertlisin yoksa dertler mi çok?
Aslında tek kelimeyle seni rahatlatacak bir şey diyeyim. Her şey çok güzel ya açıktan güzel ya manaca güzel ya hikmetçe güzel. Bocalayıp durduğun içinde kendini boğuluyor gibi sandığın çok mesele var ki izahlarını öğrendiğinde boşu boşuna kendime acı çektirmişim diyeceksin.
Ne gerek var ki gereği olmayan çok şeyler için acı çekmeye huzursuz olmaya. Ne diyor büyük üstad bu dünyanın cefasını değil sefasını çek.. bunu derken zindanda parmaklıklar arkasında.. neydi onu bu haldeyken bile keyfinize bakın dedirten GÜÇ..??
Sana müjdelerim var yeter ki yazılanları kendi kalbinden çıktığını düşünerek oku. Çok az bir empati kur. O zaman gerçekten şu yazıdan sonra sonsuz bir mutluluğa yürüyeceksin kimse ve hiçbir şey seni huzursuz edemeyecek.
İnsanların canını sıkan üzen ağlatan bütün duygularını sarsan o kadar çok etken var ki bunların manasını ve neden niçin ve sonucu nedir penceresinden baktığında keyifle gülecek dün ağladığına bugun güleceksin.
Sana birkaç ip ucu vereyim
Zorluklardan şikayet edenleri görürsün ben ise ZOR kavramının varlığına inanmıyorum.
Zor yapılması mümkün olup ta yapılmayan işin adıdır.
Zor kendi önüne koyduğun engellerin adıdır.
Sananeleri, bananeleri çok işitirsin belki sende aman banane aman sanane dersin. Halbuki aynı havayı aynı küpün içinden soluyorsun. Banane diyemesin sanane diyemezsin. Ben senden ne kadar sorumluysam sende benden o kadar sorumlusun. Benim nefesimin kokusu seni rahatsız edeceği gibi senin nefesinin kokusu bana gelecektir. O halde aynı küpün içinde nefeslerimizi temiz tutmalıyız.
Nedir o nefes.. her nefes de kurduğun cümle her nefeste kurduğun düşünce her nefeste yaptığın iş.. evet nefesleri temizlemek kendine faydası olanı herkese fayda vermesini sağlayacak şekilde sayılı nefeslerini alıp vermektir… evet sayılı nefes.. son kaç kaldı bu nefeslerde…??
Sana huzur ne verir biliyor musun kendine gelen kazançların sende kalacağını senin kullanacağını düşünmek. Ama bu huzur sana her zaman geçici bir lezzet verecek. Çünkü bir gün bakacaksın ki elinden bütün kazançların gitmiş.
O halde gerçek huzuru istiyorsan hiçbir şeyin senin olmadığının bilincinde olarak yaşamalısın.
Üzülmek istemiyorsan hüzün duyduğun hiçbir şeyin senin olmadığını anlamalısın.
Öyle ya bana sana ait olan her şeyi say saya bildiğince.. şuan sesini duyuyorum bana diyorsun ki
Gözlerim benim, Dilim benim,Dudağım benim,Ayağım benim,Elim benim,Saçım benim,Kirpiklerim benim,Göz kapaklarım benim,Kaşım benim, elbiselerim benim saydıkca sayıyorsun hepsinin sana ait olduğunu söylüyorsun.
Ben ise seni yalanlamıyorum. Evet bütün bu saydıkların görünüşte senin. Ama işin özünde senin değil. Sana ait değil. Saydıklarının ve sayamadıkların her şeyin sahibi sonsuz bir güç sahibinin.
Bir gözün var ki göre bileceğin her güzellik gözünün karşısın da…
Bir dilin var ki tada bileceğin her tad o dilin ucun da..
Ayakların çıplakmı yürüyorsun cadde bayır da. Hayır değil mi. Ayaklarına bir ayakkabı giyiyorsun. Gözünede bir göz kapağı giydirilmiş farkında mısın. Dilinede bir dudak giydirilmiş farkındamısın. Yağ ve et kan dan oluşan bedeninde ne kadarda o ette ve kanda olmayacak hünerler var farkındamısın. Diline tad alma özelliğini veren bir güç, gözüne görme yeteneğini veren bir güç aslında hiç bir şeyin sana ait olmadığı mesajını çoktan vermemiş mi?
Düşünce ekzersizi yap.. kendini en az 3 dakika dinle. Al eline kağıt kalemi yaz yaza bildiğince. Saçmaladığını düşünsende yaz.. hep başkalarıla geçiyor vaktin düşüncelerin başka şeylerde esir olmuş. Artık yetmedimi 3 dakikanı kendine ayır ve kendine ait olmayan her şeyin farkına varmaya başla. Ne kadar çok şeyin sana ait olmadığını keşfettinse işte o kadar sonsuz mutluluğa erişeceksin.
Bir gün mutsuz olmak istersen bir şeylerin sana ait olduğunu idea etmen yeterli olacaktır.
Birini çok mu seviyorsun senin mi olsun istiyorsun. Halbuki sen senin değilsin ki o senin olsun. Her şeyin sahibi herşeyi en mükemmel şekilde sanatlı yapan sonsuz GÜÇ ündür.
Mülkü varlığı sendekileri sana onu kim verdi ise ve kısa bir süre sonra ölüm ile hepsini senden geri alacak kimse işte o senden almadan sen emaneti acilen sahibine ver. Bütün emanetleri vaktinde teslim et o emanetleri sana verene… işte o zaman sonsuz bir mutluluğun içinde kendini bulucaksın. Çünkü sende onunsun o ise mutluluk kaynağı. Ver kendini hadi ona ver.. ver ki mükafatı sadece“O” olsun.
İstersen bana tek bir cümle yaz.. yaz ki bu sohbetimizin devamı olsun…
empati kur herkesle…
elmayı aldığın ağaçla kurduğun empatide o ağacın sana neler anlattığını sayfalarca bana yazacaksın..
Araştırmacı Yazar
Süleyman Yasin AKDENİZ