Nereden geldiğini yalnız Allah (c.c.) bilsin
Şehrin idarecisi, düşmana karşı tedbir almak, bazı mevkileri tamir ve tahkim etmek için ahaliden para toplamak istedi. Halk bu parayı vermedi. Şehrin idarecisi bundan dolayı mahzun oldu ve çok üzüldü. Gece, yatsı namazından sonra birdenbire bir adam peydah oldu ve o büyük zatın önüne bir kese içinde iki bin akçe bıraktı ve dedi ki:
– Bu parayı dilediğiniz iş için harcayın!
Sabahleyin şehrin idarecisi, etrafına dostlarından ve yakınlarından oluşan bir kalabalık topladı, keseyi meydana çıkardı ve sevinç içinde:
– Biz dedi; Ebu Amr hakkında çok ümide düştük. Dün gece bana, Müslümanların kendilerini düşmana karşı müdafaa etmeleri için iki bin akçe getirdi. Allah iyiliğinin karşılığını versin.
Birdenbire Ebu Amr’ın kalabalık içinde doğrulduğu görüldü. Ebu Amr haykırdı:
– Dün gece size verdiğim para anneme aitti. Annem paranın bu işe harcanmasına razı değildir. Lütfen bana iade ediniz ki, ben de kendisine geri vereyim!.
Şehrin idarecisi hemen elini keseye atıp Ebu Amr’a uzattı. Ebu Amr keseyi aldı ve oradan uzaklaştı.
Yine gece, yatsı namazından sonra şehrin idarecisi odasında bir köşeye çekilmiş düşüncelere dalmışken, Ebu Amr birdenbire yine peydahlanmış. Ebu Amr’ın elinde yine aynı kese ve kesenin içinde iki bin akçe vardı. Ebu Amr parayı şehrin idarecisinin önüne bıraktıktan sonra fısıltıyla:
– Parayı getiriyorum ve sizden tek bir şey rica ediyorum: Bu parayı o türlü sarf ediniz ki, ikimizden başka kimse bir şey bilmesin. Onun nereden geldiğini yalnız Allah (c.c.) bilsin.
Okumak isteyebilirsiniz
İslam'da kısas vardır