Her müride bir mürşid gerek
Cüneyd-i Bağdadi hazretlerinin müritlerinden biri kendi kendine:
– Ben artık kemale erdim, bir mürşidin himayesine ihtiyacım yoktur, diye düşünüyor ve sohbeti terk ederek kendi halvetinde kalıyordu.Bu derviş bir gün seher vakti uyurken bir rüya gördü. Rüyasında kendini gayet güzel bağlar ve bahçeler içinde buldu. Etraftan akan ırmaklar ve kendisine her hizmeti gören hizmetçiler vardı. İstediği leziz yemeklerden yedi ve gönlünce eğlendi.
Uyandığı zaman gayet sürur (Sürur; sevinç) duyuyordu. Bu rüyasını diğer müritlere anlattı. Müritler de gelip şeyh Cüneyd-i Bağdadi hazretlerine anlattılar. Hazreti şeyh onun halvetine (halvetgah; yalnız kalma yeri)gelip halini şöyle bir seyredince, baktı ki, gurur ve kibir dimağına işlemiş, şeytanın tamamen esiri olmuş. nefs-i emmare ( nefs-i emmare; insanı kötülüğe, günaha zorlayan nefis, istek) tam hakim halde
– Bu gece seni Cennete götürecekler. Cennete girince üç defa ” La havle vela kuvvete illa billahil aliyyil aziym “ de, dedi.
Gece müridi rüyasında Cennete götürdüler. Şeyhin sözü aklına gelip üç kere okudu. O anda gördüklerini hep unutup
kendini bir çöplükte buldu. Etrafına baktı ki, çöplük ve pislik içinde kalmış. Hata ettiğini anladı. Çok göz yaşı döktü. Şeyhin huzuruna varıp ayaklarına sarıldı, kusurunun bağışlanmasını diledi. Hazreti şeyh de onun kusurunu affedip müritleri arasındaki yerini almasını sağladı. Hazreti Cüneyd bu hadise üzerine şöyle söyledi:
– Her müride bir mürşid (mürşid;1-Doğru yolu gösteren. Klavuz, 2-Müritlere yol gösteren şeyh, 3-Gafletten uyandıran) gerek, aksi halde şeytan-ı aleyhila’ne (Şeytanı aleyhila; şeytan onun üzerine) gelir ona mürşit olur.
Okumak isteyebilirsiniz
İş İşten geçip Keşke demeden önce