Allah’a bu dua ile dua edene” Allah anında ferahlık verir” içinizden kime dua kapısı açılmışsa ona rahmet kapıları da açılmıştır.
“Başımıza gelen herhangi bir musibet kendi ellerimizle kazandıklarımız yüzündendir.Bununla beraber Allah yine de çoğunu affeder.(Şura,42.30) “Yahut da Allah kazandıkları günahlar yüzünden onları helak eder ve birçoğunu da bağışlar,” Şura 42:34) denilmektedir.
Gerek cezalandırma gerekse bağışlanma tamamen kulun iradesiyle gerçekleşmektedir.Allah Teala durup dururken kimseyi cezalandırmaz.Bunun yanında ” bir çoğunu da bağışlar.“cümlesinden anlaşılan,yaptıklarımızın ve ihmal ettiklerimizin durumuna bakmadan bir çok günahlarımız için bizi bağışladığı ise açıktır.Eğer dua ve ibadet etsek veya onun istediği gibi yaşasak,demek ki bizi büyük bir memnuniyetle hepten bağışlayacaktır.
Bağışlanmak,korunmak ve himaye edilmek ise duaya bağlıdır.Bunun içindir ki hadiste“Dua müminin silahıdır” denilmiştir.Bu silah,şeytanlara ve cinlere,bize yönelik büyü,sihir veya benzeri rahatsızlıklara karşı bizi bir kalkan olup koruyacak,ayrıca da kulluktaki gaflet ve kusurlarımız neticesinde başımıza gelebilecek olaylara karşı da bizi muhafaza edecektir.
“İçinizden her kime dua kapısı açılmışsa muhakkak ona rahmet kapıları açılmıştır ve Allah’tan afiyet istenilmesinden daha sevimli bir şey istenmemiştir,” hadisi de,yine dua etmenin bir ayrıcalık olduğunu özellikle vurgulamaktadır.
Allah’a muhtaç olmayan insan yoktur.Bu yüzden O’ndan istemekten daha doğal bir şey olamaz.O istemekten hoşlanır.minnet etmeyenden de aksine hiç hoşlanmaz.
başka bir hadis-i şerifte de şöyle buyrulmaktadır.“Dua inen belaya veya inmeyen belaya karşı faydalıdır.Ey Allah’ın kulları,duaya sımsıkı sarılın.” Bu hadiste açıkta kaderde takdir edilmiş bile olsa,duanın belaya karşı bir sığınma aracı ,bir barınak,br korunak olduğu belirtilmektedir.
Dua eden insan büyük bir yerden yardım istemektedir.Bu yardım talebi veya sığınma bir çaresizliktir.Bela ve musibet her ne kadar kulun iradesine bağlı olarak ezelde takdir edilmiş olsada takdir eden de yine o makamdır. Dua şartlarına uygun olarak edilirse ve gerekli görülürse,o makam bu belayı bu musibeti önleyebilir.O halde musibetin ucu görününce,yağmur başlayınca şemsiyelerimizi açtığımız,yağmura karşı korunduğumuz gibi,duaya sarılmalı ve belaya,musibete,hastalığa,sıkıntıya ve benzeri durumlara karşı dua ile korunmalıyız.
Bunun nasıl yapılacağı hakkında İbn-i Mes’ud (r.a)’dan rivayet edilen bir hadis-i şerifte Hz.Peygamber(s.a.v) şöyle buyurmuştur.
Kimin sıkıntısı artarsa şu duayı okusun:“Allah’ım ben senin kulunum,kulunun oğluyum,cariyenin oğluyum,senin avucunun içindeyim,alnım senin elinde.Hakkımdaki hükmün caridir.Kaza ne olursa hakkımda adalettir.Kendini isimlendirdiğin veya kitabında indirdiğin veya nezdinde mevcut gayb hazinesinde seçtiğin,sana ait her bir isim adına senden Kur’an’ı Kalbimin baharı,sıkıntı ve gamlarımın atılmasına vesile kılmanı dilerim.“Bu duayı okuyan her kulun gam ve sıkıntısını Allah gidermiş,yerine ferahlık vermiştir.(Mecmau’z Zevaid,10,136;Hâkim,el-Müstedrek,1,509)
Demek ki tüm sıkıntılarımızda bu dua ile dua edip,Allah’tan yardım talep edersek,Allah kulunun sıkıntısını giderip anında ferahlık verecektir.
Kaynak:Dr.Arif Arslan-Dua ile Gelen Şifa