Yaşamdan gerçek bir öykü(dikilmesi geciken önlük düğmesi)
Balıkesir ili Burhaniye ilçesinde mütevazi bir yazlık sitesinde oturuyoruz.Bu gün karşı villada ki komşumuz kahve içmeye geldi,oradan buradan konuşurken beraber çalıştığı iş arkadaşının hayat hikayesini örnek vererek bazen ufacık bir gecikmenin yada istemiyerek yapılan bir şeyin tesadüfü sonuçlarını anlatan bu hikayeyi kaleme almak istedim.
Erzurum şeker fabrikasında çalışan bu arkadaşı Tokat’ın Turhal ilçesinin bir köyünda dünyaya gelmiş.Okul yaşı gelince tüm çocuklar olduğu gibi okula gitme heyecanı içindedir.O zamanlar siyah önlükler vardı bilirsiniz belki, şimdide vardır bazı yörelerde.Annesi önlüğü dikmiş hazırlamış,okulun başlamsına bir kaç gün var.Ama hala düğmeleri dikilmemiş.Anne her gün düğme almayı unutur.Bu gün yarın derken ertesi gün okul başlıyacak.Kız çok üzgün çünkü düğmeleri hala dikilmemiş.Anne “Kızım üzülme,ben gece abinler yatınca onun pijamasından söker önlüğe dikerim,yarında düğme alır onun pijamasına dikerim.” der.Abi üvey dir yanlış anlıyacak diye onun yatmasını beklerler.Anne uyuya kalır bütün gün yorulmuştur zaten üstelikte hamiledir.Gözünü heyecandan ve üzüntüden kırpmayan kız gece kalkar eline makası alır ve pijamanın düğmelerini kesmeye çalışırken makası gözüne sokar ve göz yaralanır.Gece yarısı köy yerinde araba nerde bulunsun.Zaten haftada ancak bir yad aiki araba vardır kasabaya.Böyle olunc abayagı gecikmeli olarak doktora gidilir ama geç kalınmıştır.Göz harap olmuş görme kaybı tamamen gitmiştir.Hastaneye yatırılır sadece gözşekli için bir göz nakli yapılır ama bir gözü artık görmüyordur.Bu arda köyde annesi doğum yapmıştır kızın.Baba’nın çocuğu almaya gelmesi bir kaç gün uzar ve şehirde oy-turan bir akrabaları alıp evine götürür.Evde bir tane küçük çocuk vardır ve oda kızamıktır.Kızamık eve gelen kıza bulaşır.Farkında değillerdir durumun.Baba kızı alıp kendi evine getirir.Evde yeni doğan küçük kardeşi vardır ve kızamık kızdan kardeşine bulaşır.Önceleri farkında olmayan aile çocuk büyüdükçe değişik hareketlerini görünce doktora götürürler.Çocuk zeka özürlüdür.Kızamıktan kalan bir virüsle çocuk zeka özürlü olmuştur.Küçük kız bu nedenle hep kendini suçlamıştır,anne deseniz zaten hep suçlu hissetmiştir kendini.Çocuk büyümüş şu an 40 yaşlarında falandır.Küçük kzı hiç evlenmemiştir,çalışmış hep kardeşinin ihtiyaçlarını gidermiş ve sabahlara kadar hep onunla ilğilenmiştir.Çocuğun tek tutkusu sinemalar ve artistler.Tüm sinemaları tek tek ablasına okutur,sinemanın oyuncularını,senaristini,yapımcılarını defalarca sabahlara kadar ablasına okutur ve ezberler.Başka hiç bir şeyle ilğilenmez.Eğer onunla ilğilenmezsen kızar ve saldırganlaşır.
İşte bu küçük kızın hayatı hala bu şekilde devam etmektedir.Çalışmış emekli olmuştur ve şimdide kardeşinin başında onunla ilğilenmekle vakti geçmektedir.
İşte tanımadığımız,duymadığımız hayatlardan gerçek kesitler.Kim bilir hangimiz nelerden şikayetci oluyoruz değil mi?Bizler de bize verilen nimetlerin farkında olmadan mutsuzuz diyor nelerden şikayetçi oluyoruz.İşte bu nedenle de şikayet etmeden önce sahip olduklarımıza bir bakalım ondan sonra Allaha şükredelim.
Allaha emanet olun,sağlıkla ve huzurla kalın….
Zeynep Selvi