SANA SIĞINDIM
“Ya Rabb-i sana sığındım. Sana sığınıp yola koyuluyorum. Sen başımızın üstündekilerin, ayağımızın altındakilerinin, sağımızdakilerin, solumuzdakilerin Allah’ısın. İki çocuğumu, bir keçimi, evimi ocağımı sana emanet ediyorum. Sensin vekil. Bilirim ki sana sana sığınanların işlerini kolay edersin. Sen bize vekil olarak yetersin. Korkulan her şeyden emin olmak ve güvende olmak için sana sığındım.” Amin dedi.
Hemen karısını yanına koşarak ağaç dallarından yaptığı sedyeye yatırdı, üstünü örttü ve hadi bismillah diyerek çekmeye başladı.
Karısı Saliha doğurmak üzereydi, bebek erken geliyordu. Ebeye haber gönderip beklenecek zaman yoktu, beklemek yerine gidilmeliydi. Bahçe içinde küçük bir evde yaşıyorlardı. Karısını kasabadaki ebeye götürmek zorunda olduğunu biliyordu. Ancak iki çocuğu ne yapacaklardı. Çocukları en yakın köye götürüp muhtara emanet etmeyi düşündü ama vakit kalmamıştı. Çocuklardan başka her gün sütünü sağdıkları bir de keçileri vardı. Zaman yoktu. Düşündü ve teslim olacağı en güzel makama teslim oldu. Varını yoğunu Allah’a emanet etti, yaradanını vekil etti hem kendilerine hem de geride bıraktıklarına ve bütün teslimiyetiyle yola koyuldu.
Saliha hanım yol boyunca çektiği ızdırabı bir kenara bırakıp kocasına; ” çocukları ve savunmasız hayvanımızı bırakıp gidiyoruz. Biz dönene kadar ne olacak. Keşke çıkmasaydık.” dedikçe, o hiç istifini bozmadan emin bir tavırla, sen rahat ol, ben onlara vekil buldum ve emanet ettim. Gözün arkada kalmasın diye cevap verdi.
Gece kasabaya vardılar. Bir kaç saat sonrada Saliha hanım bebeğini doğurdu. Ancak geceyi Ebenin evinde geçirdiler Ertesi gün kasabadan buldukları at arabasıyla geri yola çıktılar. Eve yaklaştıkça Saliha hanımın korkusu katlanıyordu Ya çocuklara bir şey olduysa keçiye kurtlar, çakallar saldırdıysa. Evin önüne geldiklerinde Saliha hanım bebeğini göğsüne bastırıp koşar adım eve girdi.
Çocuklar yer sofrasında kahvaltı yapıyorlardı. Anne ve babasını gören çocuklar sevinçle anne ve babalarına sarıldılar. Saliha hanım şaşkınlığını üzerinden atamamıştı. Yedi yaşındaki büyük oğluna dönüp sofrayı size kim kurdu diyebildi.
Çocuk,>>Siz gittikten çok sonra kapı çalındı ben açtım. Bir amca geldi.” Korkmayın, ben aşağı köyden geliyorum. Babanız söyledi de geldim” dedi. Sonra sırtından indirdiği bohçayı açtı, yere sofrayı serdi. Biraz yemek yiyip yattık. Uyandığımızda sofraya tekrar oturduk. ” Bakracı göstererek, bak amca keçinin sütünü de sağmış” diye anlatırken Saliha hanımın aklına dışarıda ağaca bağlı keçi geldi. Dışarı çıkıp baktığında keçinin oracıkta durduğunu gördü.
Saliha hanım kocasına dönüp,”Kim ?” Diye sordu.
Okumak isteyebilirsiniz
Putperestin düğünü