Dua Ve Kulluk
Kulluk deyince,akla gelen şey ibadettir.İbadet deyince de dua ve duanın diğer boyutu namaz…Sonra da sırayla diğer ibadetler..Ama hepsinde en ağır basan duadır.Namazın içi baştan sona dua ile zikir ve tesbihlerle dolu.Orucun başlangıcı ve bitişi yine dua ile…Hac ise zaten kavli/sözlü ve fiili duanın en bol ve en ağırlıklı olduğu örnektir.Ancak onda da yine başlı başına su gibi,bütün ibadetler sirayet eden bir ibadettir.Başka bir deyişle dua,ibadetin ruhu,özü,iliği,kanı,canı,hayat kaynağıdır.
Duanın kimi dil ile kimi kalp ile kimide fiilen yapılır ve en basit,en kolay ibadettir.Dua etmek için namazdan önce alınan abdest gibi,bir abdest almak,namaz gibi yer aramak;hac gibi zaman ve mevsim beklemek,gerekmediği için terkinde hiç bir mazeret de söz konusu değildir.
İnsan olarak genelde dünyaya bağlanırız..”canımı al ama malıma dokunma” felsefesi ile hareket ederiz,mali ve bedeni ibadetleri yapmakta zorlanırız.Özellikle vermeye ve paylaşmaya alışmayanlar için bunlar çok zor gelebilir.Ancak dua,hiç bir külfeti olmadığı için sadece kolay değil,zahmetsiz ve masrafsız olması yönüyle de ” en kolay” ibadettir.
Bu nedenle duasız insanı Yüce Allah,”değersiz ” bir varlık olarak görüyor ve önem vermiyor.Bize iletmesi için de Peygamberimize sıkıca tembih ediyor..
“De ki:Duanız olmazsa Rabbim sizin neyinize değer versin!””(Furkan,25/77)
Duası olmayanın,Allah’a iman konusunda nerede olduğunu tesbit etmek oldukça zordur.Hiç bir ibadet yapmayan insan,hiç olmazsa bu kolay ve basit ibadeti bari yapmalı;dua ve zikir ile sürekli,her işinde ve gücünde Allah’ı anarak Ona yaklaşmalıdır.Çünkü dua,Allah ile dertleşmek,konuşup sohbet etmek,dert yanıp derdine derman,işine ondan yardım istemektir.
Yolunuz açık olsun dua ile hep beraber olmak ümidiyle…
Kaymak:Dua kapısı (Dr.Arif Arslan)