İstanbul Şiirleri
Benim Adım İstanbul
istanbul benim şehrim
aynaya yansıyan yüzüm
istanbul benim şehrim
durmadan kanayan yaram
istanbul aglayan kadınım
aldatan erkek
istanbul aglayan kadınım
aglayarak ürkek
istanbul yorgun kollarım
gece karanlıgım
istanbul yorgun kollarım
her zaman inandıgım
istanbul benim adım
kostantinadan sonraki
istanbul benim adım
ölene dek baki
istanbul yanan ateşim
söndürülemeyecek kadar
istanbul yanan ateşim
ömrümün sonuna kadar
istanbul benim melodim
geceleri dinledigim
istanbul benim melodim
aglayarak inledigim
isatnbul aglayan gözlerim
ıslanan kirpiklerim
istanbul aglayan gözlerim
kopan ipliklerim
istanbul anne kucagım
nokta nokta bucagım
istanbul anne kucagım
olmazsa olmayacagım
istanbul üzerimdeki sancı
kıvranarak izledigim
istanbul üzerimdeki sancı
herkezden gizledigim
istanbul benim adım
kostantinadan sonra
istanbul benim adım
1453 den sonra
Kubilay Tek
Sultan Şehir
İstanbul gözlerimde nem, İstanbul o peygambere kadem,
Bilir misin dostum İstanbul olur benim, benim şehzadem,
Ya İstanbul beni alır, ya da ben bu İstanbulu alırım diyen,
İstanbul gözlerimde nem, İstanbul o peygambere kadem.
Söylesene, İstanbul değil miydi, böyle asırlarca özlenen,
Söylesene, İstanbul değil miydi böyle asırlarca beklenen,
İstanbul Galata Kulesi’dir, Hezarfen Ahmet Çelebi diyen,
İstanbul gözlerimde nem, İstanbul o peygambere kadem.
İstanbul laleler kokar, İstanbul laledir bilir misin sen sen,
İstanbul Topkapı Sarayı’dır, kutsal emânetlere âmâdem,
Ben, ben İstanbul’u bilirim derim, başka bir yeri bilmem,
İstanbul gözlerimde nem, İstanbul o peygambere kadem.
İstanbul’um sadece yedi tepe midir, İstanbul kâlplerdedir,
İstanbul bir rüyaların şehridir, İstanbul’um asırlarca özlenir,
İstanbulun fethinde, aşklar ne kadar, ne kadar da yücedir,
İstanbul gözlerimde nem, İstanbul o peygambere kadem.
İstanbul alınır, karanlık çağlar kapanır, yeni bir çağ açılır,
Asırlardır masum duran İstanbul, peygamberine kavuşur,
Bütün dünya İstanbul der, buradan, aleme ziyalar saçılır,
İstanbul gözlerimde nem, İstanbul o peygambere kadem.
Bütün dünya, İstanbul İstanbul der, İstanbul bir Lalezâr,
Bir başka İstanbul yok yok, İstanbul ebediyyen Gülizâr,
İstanbul, asırlardır bir ticaret merkezi, sanki ortak pazar,
İstanbul gözlerimde nem, İstanbul o peygambere kadem.
İstanbulum Fatih demek, gemilerim karadan yürüyecek,
İstanbul alemin dürri incisidir, İstanbul hep yâd edilecek,
İstanbul Boğaziçidir, Avrupa Haliçi Altın Boynuz bilecek,
İstanbul gözlerimde nem, İstanbul o peygambere kadem.
Fahri Kainat, İstanbul mutlaka fetholunacaktır, diyordu,
O ne güzel bir ordudur, ne güzel kumandandır, diyordu,
İstanbul’un manevi kumandanı, Eyyûb Sultan biliyordu,
İstanbul gözlerimde nem, İstanbul o peygambere kadem.
İstanbul önce Konstantiniyye, sonrası İslambol, İstanbul,
Beldet-üt-Tayyibe’dir, Derseâdet, Asitane, Aziz İstanbul,
Baktığın esrarengiz Kız Kulesi’ni, Üsküdar önlerinde bul,
İstanbul gözlerimde nem, İstanbul o peygambere kadem.
Fatih Topkapı’dan İstanbul’a girdi, Ayasofya’ya yürüdü,
Hocası Akşemsettin ise Ebû Eyyûb El Ensari’yi görürdü,
Bilir misin, Fatih bir dahi idi, döktürdüğü topları, Şahi idi,
İstanbul gözlerimde nem, İstanbul o peygambere kadem.
Bir de bakacaksın ki, Ayasofya’da bir sabah vakti, mutlu,
Mahsun Ayasofya, senden ne kadar, ne kadar da umutlu,
Ayasofya, Sultan Ahmet Cami kardeş gibi, ikisi de kutlu,
İstanbul gözlerimde nem İstanbul o peygambere kadem.
Çamlıca Tepesinden seyredecek, İstanbul’u göreceksin,
Vallahi, ben İstanbul için ölürüm be, ölürüm! Diyeceksin,
Fethi Mübin aklına gelecek, isteseler cânını vereceksin,
İstanbul gözlerimde nem İstanbul o peygambere kadem.
Denizler mürekkep olsa, ağaçların elimde, hepsi kalem,
Seni nasıl överim gücüm yetmez Sultan Şehir Asitanem,
İstanbul’da olsam bile İstanbul’u özlüyorum, O bir tanem,
İstanbul gözlerimde nem, İstanbul o peygambere kadem…
Yusuf Önder Bahçeci