BELALARIN DEF’İ İÇİN DUA
Bir insana bir kötülük,bir bela,müsibet gelirse;
“Allahümme inna nec’alüke fi nuhurihim ve neuzu bike min şururihim.”
Bu dua (313) defa okunursa,o kimsenin yadımcısı Allah’dır.Okuyan kimse kötülükden muhafaza olur.belalr ve müsibetler uzaklaşır.
Dua sayacı
Resûl-i Ekrem(s.a.v) Efendimiz bi topluluğun şerrinden çekindiğinde şöyle dua ederdi. "Allâhümme innâ nec'âlüke fi nuhurihim,ve neûzü bike min şürûrihin." Manası: Allah'ım,onların haklarından gelmeni diliyoruz ve ...
İnsanların şerrinden korunmak veya kötü bir insanla karşılaştığımız zaman korunmak için aşağıdaki dua okuyabildiğimiz kadar veya 3-7-21 veya 41 defa okunur. Okunacak Dua; " Allahümme ...
"Sübhaneke lâ ilâhe illâ ente yâ rabbe külli şey'in ve vârisehû ve râzikahû ve râhimeh"" Yukarıdaki esmayı Cuma günü birinci saatte yani sabah saatinde (150) ...
Ya Ahir celle celalühü:Varlığının sonu olmayan.Allah her şeyin yaratıcısı olarak ilk,her şeyi yaşatan ve yok eden olması bakımından sondur. Her gün (801) defa okuyan kimse,zalimlerin ...
Yâ Vali :Kainatı ve her an olup biten her şeyi bütün hadiseyi tek başına idare eden. Ya Vali İsmi şerifini yazıp suya koyduktan sonra üzerien ...
Okumak isteyebilirsiniz
SIKINTIDAN KURTULMAK İÇİN DUABelaların def'i için dua kötülüklerden korunma duası müsibetten kurtaran dua
-
Kücükhanım
Merhaba yönetici , çok zor durumdayım eşimin bi kadınla beraber olduğundan şüphe ediyorum sürekli şüphe korkular her gün psikolojim bozuldu kocam zaten küsmeye bahane arar gibi onun bana bağlanması gözünün dışarda olmaması için evimize bana sadık olması ne okuyayım nolur bana çare gösterin
-
yonetici
Kücükhanım
http://mutlulugunsifresi.com/esler-arasi-sadakat-ve-guveni-artirmak-icin-esmalar-ve-sureler.html
http://mutlulugunsifresi.com/esini-evine-ve-kendine-isindirmak-icin-okunacak-esmalar-ve-ayet-i-kerim.html
http://mutlulugunsifresi.com/esinin-sevgi-ve-saygisini-kazanmak-icin-esmalar-ve-ayet-i-kerim.html
-
Hatice
Abilerimin cinleri var ve beni kendi yollarına çekmek istiyorlar. Yuvamı yıkmaya çalışıyorlar. Eşimin annesi kardeşiyle de aramızı açtılar. Durduk yere dusman olduk. Kaynanam beni istemiyor artık ayrilmamizi istiyor. Benim annem esimi cok severdi o da ayrilmamizi istiyor. Tanıyan tanımayan herkes agiz birliği yapmış gibi. Durum cok tuhaf. Esim işe girer 2 olmadan çıkarılır. Paramızın bereketi yok, işlerimiz rast gitmiyo. Esyalarimizi satıp ailemin evine sığındık. Resmen örümcek ağına yapistik kurtulamıyoruz..abimi kaç kez ayakkabilarimiza, yiyeceklere esyalarimiza okurken gördüm. Yaninda oturunca bana saldirdiklarini hissediyorum. Göğüs kafesimden. Sürekli eşimle kavga eder olduk sebepsizce. Ayrılma eşiğine geldik. Ne olur bir çare!
-
yonetici
Hatice Rabbim yardımcınız olsun aşağıdaki duaları okuyun. eşinle kimse aranı bozmasın diye sabah akşam 161 ya mani okuyun
http://mutlulugunsifresi.com/yasami-maddi-ve-manevi-zorlasan-icin-esma-ve-ayet-i-kerim.html
İşi bozulmuş,kısmeti bağlanmış,sıhhatsiz,üzüntü ve kahır içinde ömrü azapla geçen bir kimse aşağıdaki duayı her her an giderken,gelirken,yatarken hasılı gücü yettiği ve dili döndüğü kadar bilâ adet yani saymaksızın okumağa devam ederse iki veya üç gün zarfında fayda ve tesirini görmeye başlar.“Allâhümme yarabbi bicâhi sâhibil-vesileti seyyidinâ ve nebiyyina habibinâ ve kurrete uyûninâ ve nuri ebsarinâ,habibike muhammed-inil Mustafa ve resûlikel murteza ve nebiyyikel mücte-ba,havvil halina ilâ ahsenil hâl.Yâ muhavvilel havli vel-ahvâl.”
Ey Allahım vesile sahibinin yüzü suyu hürmetine senden diliyorum. Rabbim O bizim efendimiz ve sevgili peygamberimiz, O gözlerimizin nurudur, O habibimiz Muhammed Mustafadır. Halimizi en güzele değiştir. Ey her hali ve durumu en güzel değiştiren Rabbim.
-
Dilek
Sayin yonetici,ev satin aldim icinden kiraci imkani oldugu halde evden cikmamak icin bahaneler uyduruyor,bende kiradayim ve magdur durumdayim maddi manevi,ne tavsiye edersiniz,tesekkur ederim…
-
yonetici
Dilek kiracınızın zorluk çıkarmadan çıkması niyeti ile 313 ayetel kürsi okuyabilirsiniz ve aşağıdaki duayı okuyun
1001 turlu Hacetiniz icin gunde 1153 defa okunursa biiznillahi Teala Hacetiniz yerine gelir.
Duaya başlamdan 2 rekat namaz kılmanız sonra 70 istiğfar 70 salavat okumanız.sonra niyet ederek (1153 ) defa ayeti kerimi okumanız çok daha tesirli olucaktır.
Ayeti kerim okuması bitince salavat ve 1 Fatiha okuyarak sevabını Peygamber Efendimiz onun al ve ashabına bağışlayın.dileğinizi belirterek Rabbimizden isteyin.
Necm Suresi 58. Ayet
لَيْسَ لَهَا مِن دُونِ اللَّهِ كَاشِفَةٌ
“Leyse lehâ min dûnillâhi kâşifeh(kâşifetun).”
Bismillâhirrahmânirrahîm“Kıyâmetin kopması Allah tarafından gerçekleştirilecektir. Onu gerçekleştirecek olan da geciktirmek isterse, geciktirecek olan da, öne almak isterse öne alacak olan da sadece Allah’tır. Zamanını O bilir.
1. leyse : yoktur
2. lehâ : onun, onu
3. min dûni allâhi : Allah’tan başka
4. kâşifetun : kâşif, keşfeden, açan, açacak olanBu ayeti kerimi okumanın faydaları:
Çok kısa zamanda dert,bela ve sıkıntılardan kurtulur
Borç sıkınıtısından bir an evvel kurtulmak
Hakkını vermeyen kimselerden hakkını almak.
Hapisten kurtulmak
Her çeşit zülüm,şer ve gamlardan,hüzünden kurtulmak
Bekarlıktan,işsizlıktan kurtulmak
Her türlü hayırlı muradına nail olmak.
Hastanın şifası için okunur.
-
Tenzile
Selamun aleykum Hocam
Evimizde ÇOK büyük bir sıkıntı var Aynı evin içinde herkes birbirinden bağımsız kopuk şekilde yaşıyoruz, evimde bir kaç defa muska buldum. Evlatlarım iş veya kısmet konusunda kısmetleri kapalı
Sizden öncelikli ricam ailemi Kötü insanlardan büyücü lerden ve Musallat olan cinlerden korumam için günlük okumam gereken
Esmaül husna ve Dua söyleyebilir misiniz .
-
yonetici
Tenzile kardeşim bir miktar suya 5000 ya rakib c.c oku evinize serpin yiyeceklere koyun evin dışanda serpin buna 3 gün devam edin 3 gün 5000 ya rakib okuyun ayrıca
http://mutlulugunsifresi.com/aile-fertleri-arasinda-kirginlik-ve-baris-icin-ayet-i-kerim.html -
Mechul
Merhaba sayin hocam ben bir kaza yaptim sükür olen yaralann yok ama maddi manevi sıkınti icindeyim mahkemm olcak on gun sonra nasil bir dua edebilirim lehime sinuclanmasi icin veya cezamin dusmesi icin ikincisi islerim hic rast gitmiyor neden olabilir bizde muska olduguna inaniyorum bir iki kez buldum
-
SSelda
İyi akşamlar ailemin üzerinden kaza bela eksik olmuyor hiç işleri rast gitmiyor sanki bütün pis nefes nazar üzerlerine çökmüş gibi.. kamyonetin direksiyonu çıkar mı çıktı işte bir dua Allah rızası için
-
yonetici
SSelda
http://mutlulugunsifresi.com/candinaile-ve-mal-hususunda-belalardan-korunmak-icin-sabah-namazindan-sonra-okunacak-cok-muhim-bir-dua.html
Her gün ayrıca 312 ya rakib c.c 100 ya hafiz sabah akşam 7 ayetel kürsi 7 felak 7 nas süresi
-
sude
Bir akrabamizda bir sırim var onceden aramiz cok iyiydi sonradan isler degisti evimize hala girip cikiyorlar ama hayie islerime tas koyuyolar arkamdan kuyumu kazip yuzume guluyorlar bu sırrimida birilwrine soylemelerinden cok tedirginim napmam lazim
-
sude
Akrabalarimin birisinde cok onemli bir sırrim var onceden aramiz iyiydi ama artik hem evimize girip cikip hemde arkamdan kuyumu kaziyorlar. Hayir islerime tas koyuyorlar. Yuzume gulup yapiyorlar bunu ve bu sırimida birilerine soylemelerinden cok tedirginim napmam lazim
-
sude
Benim akrabalarimdan birisinde bir sırim var ve bu kisilerle aram kotu ama evimize surekli girip cikiyorlar iyi gozukup arkamdan is ceviriyor. Bu sırimida birilerine soylemelerinden cekiniyorum ne yapmam pazim onlarin soylememesi icin
-
ebru
Merhaba bn bir konuda yardiminizi istiyorum. Benim bir sirimmi ailemden birisi biliyor ve evimeze girip cikiyorlar ama artik iyi gibi gozukup bnim kotulugumu istiyorlar hayir islerime tas koymaya calisiyorlar ve bu sirlari birilerine soylemelerinden tedirginim. Napmam gerekir
-
MUHSİN
Surelerin ve Ayetlerin Faziletleri, Sırları
Bir sure ve ayet okunduğu zaman okuyan veya dinleyen kişiye bazı manevi armağanlar verilir. Bunlara surelerin ve ayetlerin faziletleri denir. Surelerin ve ayetlerin çeşitli faziletleri pek çok hadis-i şerifte ifade edilmişlerdir.Surelerin ve ayetlerin faziletlerini konu alan hadis-i şerifleri inceleyince genellikle bunlarla, ilgili surede ve ayette işlenen tema veya konular arasında yakın bir ilginin bulunduğunu görürüz. Örneğin peygamberimiz (s.a.s) bir hadiste Yasin suresini her gün okumaya devam edene şehitliğin nasip olacağını ifade eder. Gerçekten surede şehit edilen bir mümin konu olarak işlenir. Vakıa suresini daima okuyanlara dünya zenginliğinin ihsan edileceği hadis-i şerifte müjdelenir. İlgili surede cennet tasviri ve nimetleri bu dünyadaki zenginliğe işaret eder. Kehf suresi ile ilgili hadis-i şerifler daha ziyade Deccal’dan, zalim hükümdarlardan, bela ve musibetlerden korunmaları içerir. Gerçekten de ilgili surede mağaraya sığınan gençler böyle zalim bir hükümdarın şerrinden kaçarlar. Hz. Zülkarneyn (a.s.) de Yecüc Mecüc kavminin şerrinden halkları korumak için bir set inşa ettirir. Hz. Hızır (a.s) ise ileride bazı kimselere gelecek bela ve musibetlerin daha önceden önünü almak için akıl almaz ve şeriat dışı bazı icraatlarda bulunur. Bunlarla Kehf suresi adeta okuyana ve dinleyene bir zırh gibi işlev görür. Her türlü bela ve musibetten onları korur.
Örnekleri çoğaltabiliriz. Ama ne kadar çoğaltsak da genellikle şunu görürüz: Peygamberimiz (s.a.s) hangi surenin veya ayetin faziletinden bahsetmişse genellikle ilgili fazilet ile surenin, ayetin teması veya konuları arasında bir ilgi ve ilişki vardır. Sure ve ayet faziletini bildiren hadis-i şerif genellikle adeta surenin ve ayetin içeriğinde bir konuya işaret etmekte, o konunun ilahi bir yasaya dayandığını bildirmektedir. Tabii sure ve ayet faziletinden bahseden bütün hadisi-i şerifleri bu kategoriye sokamayız. Hadis-i şeriflerin bir kısmında sure ve ayet içeriği arasında bir ilgi ve bağlantı yoktur. Bunlar, Hz. Peygamber’in (s.a.s) nübüvvet nuru ile değerlendirdiği sure ve ayetlerdir.
İşte bu ilgilerden dolayı bazı arifler, surelerin ve ayetlerin hadis-i şeriflerce işaret edilmemiş faziletlerinden bahsetmişlerdir. Bu konularda çeşitli hükümlerde bulunmuşlardır. Çünkü onlar bir kısım surelerin ve ayetlerin faziletleri ile ilgili formülü bulmuşlar; yani surelerin, ayetlerin faziletleri ile tema ve konuları arasındaki bağlantıyı, ilgiliyi anlamışlardır.
Yüce Allah (c.c.) her şeyi ilahi yasalarla yaratmaktadır. İlahi yasalara sünnetullah da denir. Dünyanın hareketleri, mevsimler, gece gündüz, yağmurun ve karın yağması da ilahi birer yasadır. Bunlar da yüce Allah’ın sünnetullahlarıdır. İsterse yüce Allah (c.c.) bunları bir sözle değiştirebilir.
Allah’ın sözü olan Kuran-ı Kerim baştan sona değin yaratıcı sözlerle doludur. Yani Kuran-ı Kerim’deki her kelime sihirlidir. Bu sihir, helaldir. Yani surelerin ve ayetlerin faziletleri kısaca helal sihirlerden oluşur. Aslında buna sihir kelimesi pek yakışık almadı, doğrudan doğruya mucize demek daha doğru görünmektedir. Kişi bir sure veya ayet okur, yüce Allah (c.c.) o okunan surenin veya ayetin faziletini okuyan veya dinleyen kişilerin üzerine yağdırır. Sünnetullahları yaratan yüce Allah (c.c.), isterse Kuran-ı Kerim’in mucizesini o kişiye gösterebilir.
Zikir olan kelimeler gücünü Kuran-ı Kerim’de geçtikleri oranda alırlar. Onun için en büyük zikir ‘Allah’ kelimesi ile yapılır. Çünkü bu kelime hem Allah’ın zatına işaret eder hem de Kuran-ı Kerim’de Allah’ın en çok geçen adıdır.
İnsanlar genellikle suyun kaynamasını, buharlaşmasını, yağmurun ve karın yağmasını birer sünnetullah olarak kabul ediyorlar. Bunda bir sorun yoktur. Ama başlarına gelen bela ve musibetleri, güzellikleri birer sünnetullaha bağlayamıyorlar. Yani hayır ve şerrin Allah’tan geldiği yönündeki kader inancında genellikle insanların itikatlarında bir bozukluk vardır. Yüce Allah’ın kendilerine güç yetiremeyeceklerini, aldıkları tedbirlerle bela ve musibetlerden korunacaklarını sanıyorlar. Dünya hayatına daha çok tamah ederek huzura ve mutluluğa erişeceklerini düşünüyorlar. Hâlbuki bu dünya bir imtihan yurdudur. Başa gelen bela ve musibetler; hayırlar, güzellikler imtihan içindir. Bela ve musibetler genellikle günahlarımız yüzünden peyda olur. İyilikler, hayırlar yüce Allah’ın (c.c.) lütfu olarak görülmelidir. Aslında onlar da bir zamanlar yapılan küçük iyiliklerin, alınan hayır duaların, tohumlar gibi yüce Allah’ın lütfu ile neşv ü nema bulmasıyla olurlar. İnsanın yaptığı her şey daha ahrete varmadan bu dünyada hayır ve şer olarak önüne çıkmaktadır. Ama imtihan sırrı bunları çeşitli perdelerle gizlediği için bu gözlerden saklı tutulmaktadır. Zengin insanları herkes mutlu ve huzurlu sanır. Oysa nice zenginin daha bu dünyada iken ne cehennemlerde kavrulduğu imtihan sırrıyla insanlardan gizlenmiştir. Kalpler yüce Allah’ın (c.c.) elindedir. Asıl bu noktalarda insanlar dünyada iken cennet ve cehennem hayatını yaşamaktadırlar. İntihar eden insanların önemli bir kesimi maddi bir sıkıntısı olmayanlardandır. Bu tür insanlar dünyada iken kalp âleminde yaşadıkları cehennem hayatından kurtulmak için hayatlarına kendi elleri ile son vermektedirler. Huzur, İslam’dadır. Yasaklardan kaçınıp bunlardan hemen tövbe ederek yüce Allah’ın (c.c.) emirlerini hayata uygulamaktadır.
İnsanlar tövbe edip hak yola girince Kuran-ı Kerim; sureler, ayetler, zikirler onların üzerine faziletleri yağdırmaya başlar. Sözün özü bu hak kitabın mucizeleri İslami bir yaşantıyla tadılır, anlaşılır. Kalplere büyük bir huzur, nur o zaman dolmaya, insanlar daha bu dünyada iken cennet hayatından esintiler yaşamaya başlarlar.
İşte sure ve ayetlerin okunması ile yüce Allah (c.c.) insanların kaderini tayin etmekte; şerleri, kötülükleri üzerinden almakta ve hayırları, güzellikleri üzerine yağdırmaktadır. Çünkü yüce Allah (c.c.) her şeyi sünnetullahla yaratmaktadır. Sünnetullah da yüce Allah’ın (c.c.) sözlerine dayanmaktadır. Yüce Allah’ın sözleri de Kuran-ı Kerim’de toplanmıştır.
Tabii bu noktada şeytan pek çok vesveseyi fısıldamaktadır: ‘Öyle ise niçin Müslümanlar dünyada ezilmekte, öldürülmekte; kâfirler ise cennet hayatı yaşamaktadırlar?’ Çünkü Müslümanların büyük çoğunluğu Allah’la bile bile dalga geçmekte; Kuran-ı Kerim’deki ilahi emirleri yerine getirmemekte, ilahi yasakları ise kendilerine hayat prensibi olarak görmektedirler. Bunlar, yani bu tür insanlar gece gündüz Kuran-ı Kerim okusalar da bundan elbette bir hayır göremeyeceklerdir. Başlarında da bela ve musibet eksik olmayacaktır.
Ben şahsen Amerika’nın zenginliğini ve dünya liderliğini tarihte köleliğin kaldırılmasında en temel adımları atmasında ve bu yolda savaşmasında ve muvaffak olmasında görmekteyim. Bu, dinin en çok sevap getiren emirlerinden biriydi ve Allah’ın rızasına uygundu. Yüce Allah (c.c.) bir insana veya bir ulusa bir devlet nasip etti mi mutlaka bunun altında bir neden vardır. Bu neden de bir sünnetullaha dayanır. Amerika’nın bu hayırlı işi dünyada iken böyle bir nimetle taltif edildi. Ama tabii Amerika’nın bu nimetin kadrini bilmesi ve şükrünü eda etmesi mümkün olmadığı için bu nimet onda zulüm ve fesat kaynağı olacaktır. Çünkü kâfirliğin tabiatında Allah’a isyan, nankörlük, insanlara zulüm vardır. İsyan, nankörlük; zulüm ise bir zaman sonra yüce Allah (c.c.) tarafından taltif için verilen nimetleri ve sermayeyi tüketebilir, bitirebilir.
Biz bu yazımızda bir kısım surelerin ve ayetlerin faziletleri hakkında bir formüle işaret ettikten sonra küçük surelerin faziletleri üzerinde kısaca yoğunlaşacağız. Çünkü Müslümanların belki yüzde doksanı sadece bu küçük sureleri ezberlemişler ve namazlarında okumaktadırlar. Bunların da büyük çoğunluğu okuduklarının anlamını bilmemektedirler. Gerçekte hadis-i şerife göre anlamını bilmeden okumada sevapta bir eksilme olmadığı gibi ilgili surenin veya ayetin faziletleri de birer manevi armağan olarak o kişiye verilmektedir. Fakat bu konuda bilinçli olmak kişiye elbette pek çok şey kazandıracaktır.
Küçük surelerden kastımız Kuran-ı Kerim’in son sayfalarındaki Fil suresinden itibaren başlayan son on suredir. Mahalle hocaları genellikle çocuklara bunları ezberletirler. Müslümanların büyük çoğunluğu da bu ezberledikleriyle yetinirler ve namazlarında sadece bu sureleri okurlar. Tabii bunlara bir de Kuran-ı Kerim’in başında yer alan Fatiha suresini eklemek gerekir.
Bu küçük surelerle namazlarını eda edenlere tavsiyemiz bunları namazlarındaki rekâtlarda sondan başa doğru sıra ile okumalarıdır. Ağırlığı birkaç sureye vermeden eşit dağıtmalarıdır. Çünkü her birindeki fazilet bambaşkadır ve hayati bir öneme sahiptir.
Bu küçük surelerin en belirgin ortak özelliği müminleri çeşitli bela ve musibetlerden, şerlerden, düşmanlardan, olumsuzluklardan korumalarıdır. Müminler bu kısa surelerle namaz kıldıklarında adeta itibarlı bir devlet adamı gibi, bir cumhurbaşkanı, bir başbakan gibi korunma çemberine alınmaktadır. Niçin? Çünkü mümin kıldığı namazla büyük bir davayı savunmaktadır. Onun gözle görünen ve görünmeyen pek çok düşmanının olacağı tabii bir şeydir. Onun bunlardan korunmaya ihtiyacı vardır. İşte bu küçük surelerin en başlıca faziletleri bunu sağlamaktadır.
Namazda rükû ve secdede söylenilen zikirler ise müminin şerefini artırırlar. Bizzat rükû ve secdenin bedensel hareketinin anlamı bile böyle bir fazilete sahiptir. Allah (c.c.) kendisine tevazu ile yaklaşanı insanlar arasında yüceltir. Bu bir sünnetullahtır. Namaz kılmayan bir fasık, bir münafık, bir kâfir namaz kılan insana karşı gayri ihtiyari bir hürmet duygusu duyar. Bu, ellerinde olmadan olur. Mümin rükû ve secdede yüce Allah’ı ululayıp onu kusurdan, eksiklikten tenzih ederken yüce Allah da ona içerisinde yaşadığı muhitte kimsenin çalışarak ulaşamayacağı bir itibar verir. Bu şeref bu dünyada kişiye büyük bir huzur ve özgüven duygusu sağlar. Bunun elden çıkması ancak günahlarla olur. Leke nasıl beyaz bir elbisede kendisini çok açık bir surette gösterirse günahlar da müminde öyle açıkça sırıtır durur ve onun şerefini ve itibarını hemen yele verir, ortadan kaldırır. O zaman namaz kılan insan alay konusu da olabilir. Acınacak durumlara düşebilir. Allah (c.c.), bizleri bu durumlara düşmekten muhafaza buyursun. Âmin.
Namazla mümine öyle bir nur verilir ki, bu nur hemen kendisini belli eder. O mümine ulaşılmaz ve gıpta edilecek bir şeref, namus, haysiyet sağlar. Bir de namaz kendisini kılana bir ruhaniyet verir ki bu da müminin adeta elbisesi gibi üzerinde durur. Ona bir derinlik katar. Mana verir. İnsanları kendisine âşık kılar. Her yerde yıldız gibi parlatır. Asalet ve rütbe verir. Kısacası namaz insana yüce Allah’tan (c.c.) gelen bir saygınlık kazandırır. İnsanlara bütün servetlerini harcayarak elde edemeyecekleri büyük bir şan sağlar.
Günahlar, surelerin faziletlerinin üzerimize düşmesini engellerler. Bu açıdan namazında niyazında olan Müslümanların başlarına gelen bela ve musibetler hep ısrarla işlenen günahlar yüzündendir. Yoksa bu küçük surelerin koruyuculuğunun delinmesi öyle kolay değildir.
Fatiha büyük bir duadır. Allah’ın engin rahmetine sığınmaktır. Allah’tan (c.c.) hidayet istemektir. Doğru yolda yürümeyi, aykırı ve yanlış yollara düşmemeyi talep etmektir. Kuran-ı Kerim’in bütününü kapsayıcıdır. Kalplerin şifasıdır. Onun için namazın her rekâtında okunur. Yüce Allah Fatiha suresinin yüzü suyu hürmetine müminin bu duasını kabul eder. Yüce Allah (c.c.) engin rahmetiyle bu duayı bu surenin içerisine yerleştirmiştir. Yoksa iş bizlerin nefislerine kalsa ne duanın ne de hidayetin, hidayette kalmanın kadrini bilirdik. Dünyada en büyük nimet, Allah’tan hidayet için, hidayetin devamı için, son nefeste imanla gitmek için dua etmektir, dua almaktır.
Fil suresi müminin gönül dünyasını koruyucu surelerdendir. Çünkü bir Müslüman namaz kılmakla büyük bir eylem yapar. Bu nimetten mahrum olan herkes hasetten dolayı ona düşman kesilirler. Şeytanlar vesveseleri ile namaz kılan Müslümanları herkese karşı kışkırtırlar. Kim namaz kılan mümine karşı bir düşmanlık yapmayı niyet kılarsa, bunun için harekete geçerse, yüce Allah (c.c.) onu Fil suresinde anlatıldığı vechi ile Ebrehe ve ordularına yaptığı gibi perişan eder. Üzerine bela ve musibet yağdırır. Kendi derdine düşürtür. Müminin Kâbe gibi olan kalbini ona yıktırmaz.
Hadis-i şeriflerde Fil suresini okuma ile düşmanlara galebe çalınacağına işaret edilmiştir.
Kureyş suresi de koruyucu surelerdendir. Özellikle müminlerin iş, ticaret hayatları, mal ve mülkleri bu surenin faziletleri ile korunur.
İmam-ı Rabbani Hazretleri (k.s) korkulu yerlerde ve düşman karşısında Kureyş suresini on bir kez okumanın insana güven ve huzur telkin edeceğini söylemiştir.
Maun suresi dinin özünü yanlış kavrayanların, Müslüman geçinenlerin, özellikle zekâtla namazın arasını ayırıp da nefislerine uyanların yani zekât vermeyen Müslümanların ve münafıkların şerlerinden müminleri koruyan bir suredir.
Kevser suresi ilahi rahmetin bir tecellisidir. İçerisinde yer alan ‘Kevser’, müminlerin kıyamet günü suyunu içecekleri bir havuzdur. Ondan içenler kurtuluşa ve nimetlere erişecektir. Cennete kavuşacaktır. Bu kısa surede iki koruyucu dile getirilir. Biri namaz diğeri kurban kesmedir. Namazın koruyuculuğu zaten yazımızın konusu olduğu için ayrıca değinmeye gerek yoktur sanırım.
Kan akıtma, eti fakir ve fukaraya verme bela ve musibeti insanın üzerinden atmaya vesile olur. Rüyada kurban kesmek bu anlama geldiği gibi eti fakir ve fukaraya dağıtma da bu anlamı karşılar. Üzerimizdeki olan nimetlerin hakkı büyüktür. Bunlar göze de gelebilirler. Onun için kurban kesme sadece kurban bayramına has olmamalıdır. Bir nimete erişildiğinde de düşünülmelidir. Örneğin bir ev, araba alma, yüksek bir makama gelme, güzel ve kazançlı bir iş elde etme, iş yeri açma gibi durumlarda kurban değerinde bir hayvan kestirip bunun etini fakir ve fukaraya dağıtma bu nimetlere değecek nazarları, görünmez ve görünen kazaları, bela ve musibetleri ortadan kaldırıcıdır. Bu, surenin nasihat ve eylem tarafıdır.
Bu surenin en büyük fazileti, müminlerde olan çeşitli nimetlerin devamlığını sağlama ve onları muhafaza etmedir.
Kafirun suresi, mümini kâfirlerin tasallutuna karşı korur. Müminin dinini muhafaza eder. Kâfirlere insaf verdirir. Onları azgınlıklarından, anlayışsızlıklarından itidale, anlayışa davet eder.
Hadis-i şerifte Kafirun suresinin gece yatmadan önce okunması tavsiye edilmiş olup değişik hadis-i şeriflerde de insanı şirkten muhafaza edeceği özellikle belirtilmiştir.
Nasr suresi müminin hayatındaki fetihlere vesile olur. Yani bu sure Feth suresine yakın bir fazilete sahiptir.
Müminin çeşitli konularda hayalleri, idealleri, projeleri vardır. Bunları gerçekleştirmek ister. O dava adamıdır. Davasını ailesinde, iş hayatında, çevresinde… yaşantıya geçirmek emelindedir. Ama çok çeşitli engeller bunlara mani olur. O istiğfara ve tövbeye yönelir. Surede istiğfar ve tövbenin dile getirilmesi bunların maddi ve manevi fetihlere vesile oluşlarındandır. Hayatını İslam’a uygun olarak düzenler. Bunun için onu sık sık gözden geçirir. Ondaki eksiklileri giderir. Hayatındaki mânialar kalkar. Allah’ın izniyle ve namazlarda okunan bu surenin fazileti ile müminin çeşitli konulardaki istekleri gerçekleşir. Maddi ve manevi fetihler müyesser olur.
Peygamberimiz (s.a.s) bu sureyi okumanın Mekke’nin fethinde bulunup şehit olma kadar ecir kazandırdığını müjdelemiştir.
Tebbet suresi ise şerli kişilerden koruyucu surelerdendir. Malıyla mülküyle, zenginliği ve çeşitli imkânlarıyla müminleri ezmek, yok etmek isteyen insanları, kitleleri hedef alır. Onların her türlü güçlerini etkisiz kılar.
Tebbet suresinde hem Ebu Leheb hem de eşi yerilmektedir. Çünkü her ikisi de peygamberimize (s.a.s) eşi görülmemiş zulümlerde bulunmuşlardır.
Ebu Leheb peygamberimizin öz amcasıdır. Kendisi ticaretle zengin olmuşlardı. Peygamberimizin (s.a.s) getirdiği yeni dinle Arapların Kâbe’ye artık gelmeyeceklerini, Kâbe’deki putlara saygının azalacağını ve bu yüzden fakirleşeceğini düşünerek hak dine düşman kesilmişti.
Ebu Leheb’in karısı bir gün elinde bir taşla Hz. Ebubekir’in (r.a) yanına gelmiş, Tebbet suresi ile kendisini hicveden peygamberimizi aradığını ve elindeki taşla peygamberimizin kafasını kıracağını söylemişti. Hâlbuki bu sırada peygamberimiz (s.a.s) Hz. Ebubekir’in (r.a.) yanındaydı. Tebbet suresinin bir fazileti ile olsa gerek peygamberimiz (s.a.s) ona görünmemişti.
İhlâs suresi kalbi, itikadı, dini muhafaza eden ve derinleştiren, arıtan bir suredir. İnsan kalbi daima harekettedir. Şeytanların ve nefsin vesveseleri ile zaman zaman bulanır, karışır. Münafıklığa, riyaya doğru kayabilir. İman, bir nurdur. Nur, ateş gibi muhafaza edilmediği zaman azalabilir, sönebilir. Onu daima artırmak gerekir. Bu da istiğfarla tövbeyle hayatı ve kalbi daima temizlemekle olur. İstiğfar kalpte geleceğe dönük tasarlanan günahlardan, tövbe ise geçmişteki günahlardan pişman olmaktır.
İhlâs, ibadeti yalnız Allah rızası için yapmaktır. Bu, bu surenin kalplere ektiği bir tohumdur. Hak dinin özü ihlâstır.
Gerek zikir çekmek olsun gerek sureleri okuma olsun ihlâsla yapılmalı ve anlaşılmalı; bunlarda Allah rızası dışında bir gaye ve beklenti olmamalıdır.
Hadis-i şeriflerde İhlâs suresinin Kuran-ı Kerim’in üçte birlik sevabına denk geldiği belirtilmiş, onu çokça okuma ile cennete, çeşitli cennet nimetlerine nail olunacağı müjdelenmiştir.
Felak ve Nas sureleri gerek insanlardan gerek cinlerden gelebilecek şerlere, kötülüklere karşı korunmada birer zırh gibidirler.
İnsanların bir kısmı sihir ve büyü yaparlar. Bu yolda gelebilecek şerlerin önünü bu iki sure tıkar.
Şeytanların vesveseleri öyle korkunçtur ki… İnsanlara bu konuda perde verilmiştir. Şayet bu perde üzerlerinden kaldırılsa herkes kafayı yerdi. Çünkü size düşman bir insan düşünün. İşte bu insanın belki yüz, belki bin katı daha çok bir kinle size yaklaşan şeytanlar vardır. Mutlaka her Müslüman’ın üzerinde bu şeytanlar bulunur. Onlara vesvese verirler.
Şeytanlar insanların iç dünyasındaki düşünceleri takip edebildikleri için herkese zayıf noktalarından yaklaşırlar. Ona göre vesvese verirler. İnsanlar bu vesveseleri kendi düşünceleri sanırlar. Bunalıma girerler. Bunlarda itikada ve dine yönelik olanları ile suçluluk duygusuna düşerler. Dinden diyanetten, namazdan uzaklaşırlar. Böylelikle kendilerini şeytanlara güldürürler. Vesveseye tutulan kişiler bu iki sureyi bolca okuyarak Allah’a sığınsınlar ve vesveseye hiç önem vermesinler. Çünkü bu vesvese konusu olan düşünceler kendilerine ait değildir, şeytanlarındır. Bunlara sadece edeben tövbe ve istiğfar etmek gerekir. Yani bu vesveselerde Müslümanların bir günahları ve iştirakleri söz konusu değildir. Allah (c.c.) bu iki surenin fazileti ile onu çokça okuyanları bu konuda koruyacak ve vesveseyi kısa zamanda geçersiz kılacaktır.
Her türlü günahın önce kalpte yer etmesinde mutlaka şeytanların vesveseleri tohum vazifesi görür. Nefis yani içgüdüler, arzular, istekler bu vesveselerden etkilenip günah tohumunu yeşillendirirler. Kişi günah işlemeye azm edinceye kadar bu bitki büyür. Günah işlenince meyvesi yenilmiş olur. Şeytanlar da emeline ulaşarak sevinirler. O kadar ki sevinçlerini içki içerek kutlarlar. Bir insanı, hele bir Müslüman’ı günah işletmeye muvaffak olma kadar hiçbir şey şeytanları sevindirmez. Çünkü günah küfrün habercisidir. Her günahta küfre giden bir yol vardır. Nasıl basit bir mikrop çoğalarak insanı yatağa düşürüp ölümüne sebep olursa küçük görülen bir günah da böyledir. Kişinin imanına hücum ederek onu çürütebilir ve insanı imansız ahrete yollayabilir. Şeytanlar bunu çok iyi bildikleri için küçük de olsa bir günahı bir Müslüman’a işlettiklerinde büyük bir zevk alırlar, sevinç duyarlar; bundan büyük bir ümide kapılırlar. Onun için daima bu iki sureyi çok okumak, şeytanların vesveselerinden Allah’a sığınmak gerekir.
Özellikle Felak suresi hasetçinin şerrinden Allah’a sığınmayı sağlar. Hasetçinin hem görünen hem de görünmeyen şerleri vardır. Görüneni, haset ettiği kişi aleyhinde olur ve konuşur. Ona komplolar kurar veya kurulmasına yardım eder. Görünmeyeni ise nazarıdır. Nazar hasetle çok yıkıcı bir tesir kazanır.
Arifler sıkıntılı, korkulu, tehlikeli zamanlarda bu iki surenin çokça okunmasını tavsiye etmişlerdir.
Yüce Allah (c.c.), kalplerimize Kuran-ı Kerim’in; surelerin, ayetlerin, zikirlerin sevgisini koysun. Onlardan gelecek nura, imana kalplerimizi sevk etsin. Faziletlerini üzerimize daim kılsın. Son nefeste Kuran-ı Kerim okunmayı ve imanla göçmeyi nasip eylesin. Âmin.
Muhsin İyi
-
Volkan elim
Allah herkesin yardımcısı olsun darda olana yardım etsin sevgili arkadaslar borçla bı araba aldım oğlum ağlıyordu dayanamadım ne olur dua ederken benim icinde dua edin Allah şimdiden razı olsun
-
yonetici
Sitemde borların ödenmesi için çok güzel ve faydalı dualar var okuyun bulamazsanız tekrar yazın “
-
yonetici
Hz.Aişe (R.A.); Rasulullah (s.a.v) Efendimizin kendisine aşağıdaki duayı öğrettiğini ve okumasın tavsiye etti.
“Allahümme farice’l-hemmi v ekaşife’l-kurbi mücibe deavati’l-muztarrine.Rahmane’d-dünya ve’l-ahirati ve Rahimehüma,ente terhamüni fe’r-hammi rrahmeten,tuğnini biha ammen sivak.”
Manası:
“Kaygıları açıcı,gussaları giderici,çaresizlerin duasını kabul edici,dünyada ve ahirette Rahman ve Rahim olan Allah’ım! Beni esirgeyen Sensin.Beni Rahmetinle gani kıl.Beni Sen’den başka kimse esirgemez.”