O isimlerle dua edilirse istenen verilir
Asrı saadette ticaretle uğraşan bir tacir vardı. Bu tacir ticaretinde helal haramı gözetir. Allah ve Resulü için bu ticareti yapar, herkesin hakkına riayet ederdi. Ticaretini Şam ile Medine arasında gerçekleştirir çoğunlukla da ticaret kervanları ile hareket etmez, tek başına yolculuk yapmayı severdi. Bir alacağını almış, satacağını satmış ve Şam’dan Medine’ye doğru hareket etmişti. Epeyce yol almıştı ki, baştan aşağı silahlı bir eşkıya ile karşılaştı. Eşkıya bu mimin taciri tehdit etti;
” Mallarını şuraya indir, develerini de şu ağaca bağla.”
Tacir;
” Mallarım senin olsun, beni bırak gideyim.”
Eşkıya;
” Bugüne kadar soyup da öldürmediğim kimse yok. Senin de hem mallarını alacağım, hem de canını.”
Tacir;
” Madem beni öldürmeye kararlısın, senden son bir talebim var.”
Eşkıya;
” Söyle talebini.”
Tacir;
Ben Müslümanım abdest alıp, iki rekat namaz kılayım beni ondan sonra öldürürsün.”
Eşkıya izin verir. Tacir önce abdestini alır, sonra iki rekat namaz kılar ve ellerini Rabbine açar:
Ya Vedud! Ya Vedud! Ya Zel-arşil-mecîd! Ya Mübdi, Ya Muid! Ya Feaalün lima yürid! Eselüke bi-nuri vechikel-lezi melee erkane arşike ve eselüke bi-kudretikel-leti kadderte biha halkake ve bi rahmetike-lleti vesiat külle şeyin. La ilahe illa ente. Ya Muğis, eğisni! Ya Muğis, eğisni! Ya muğis, eğisni!
Mümin tacirin duası bitmişti ki, çok garip bir hadise meydana gelir. Birden beyaz bir at üstünde yeşil elbiseli, elinde harbe (kısa mızrak, süngü) olan bir süvari peydah oldu. Eşkıya şaşırmış, ne yapacağını bilemez bir durumda idi. Eşkıya, taciri ve malları unuttu, ortaya çıkan bu süvariye saldırdı. Süvari bir darbe ile eşkıyayı yere düşürdü ve tacire dönerek:
” Öldür bu eşkıyayı ” dedi.
Tacir;
” Ben hayatımda kimseyi öldürmedim, insan öldürmeyi hoş görmem. Beni bağışla ” dedi.
Süvari eşkıyayı bir harbe darbesi ile öldürdü.
Tacir;
” Sen kimsin?”
” Ben üçüncü kat gökte duran bir meleğim. Bu adamı öldürmeyi Allahu Teâlâ bana nasip etti. Sen namazından sonra ellerini kaldırıp duaya başladığında, gök kapılarının çalındığını duyduk, öyle şiddetle çalınıyordu ki. Mühim bir hadisenin olduğunu anladık. İkinci defa dua ettiğinde gök kapıları açıldı. Üçüncü defa dua ettiğinde, Allahu Teâlâ, Cebrail Aleyhisselamı görevlendirdi.
Cebrail Aleyhisselam şöyle dedi:
Dua eden falan mümini kim kurtaracak ” Ben talep ettim de görevlendirdiler. Ey Allahu Teâlâ’nın mümin kulu! iyi bil ki! Senin yaptığın bu duayı kim yaparsa Allahu Teâlâ onun sıkıntısını giderir, ona yardım eder.”
Bu hadiseden sonra mümin tacir yola koyulur ve Medine’ye varır. Soluğu Kâinatın Efendisi (s.a.s.)’in huzurunda alır ve başından geçen hadiseyi anlatır. Taciri dinleyen Kâinatın Efendisi (s.a.s.) şöyle buyurur.
” Muhakkak ki, Allahu Teâlâ sana esma-i hüsnayı telkin etmiş. O isimlerle Allahu Teâlâ’ya dua edilirse, istenen verilir.”