Seher Vakti duaların kabulü ve seher vaktinin önemi”seher vakti ne zaman?”
Seher vakti, fecri kazip (yalancı fecir) dediğimiz gökyüzünde bir kızıllık hasıl olur. Bundan sonra bir beyazlık olur ki, buna fecr-i sadık denir. Bu fecr- i sadık yani doğru fecir zamanında sabah namazı vakti başlar. İşte seher denilen vakit, bu doğru fecir zamanından biraz evvelki zamandır. Yani imsaktan biraz önceki vakittir.
Bazı alimler de gecenin altıda biridir, demiştir. Yani akşam namazı ile imsak vakti arasında kaç saat varsa altıya bölünür ve seher vakti bulunur. Mesela akşam 17.30’da, imsak da 5.30’da oluyorsa, gecenin tamamı 12 saat demektir. Bunun altıda biri 2 saat eder. 5.30’dan çıkarılınca 3.30 kalır. Saat 3.30’dan saat 5.30’a kadar seher vakti demektir. Yaz ve kış bu vakit azalıp çoğalır.
Seher vaktinde uyananlar, namaz ve duâ ile Allah’a sığınanlar, tövbe ve istiğfar ederek gözyaşı dökenler Kur’ân’da takdir edilmiştir.
Çünkü bu vakitte ihlâs daha fazla yaşanır, riya daha az ibadetlerimizle uğraşır, Allah korkusu içimizde zirvededir, Allah’tan daha fazla umarız.
Bir âyette,
“Allah’ın rızası ve cennet nimetleri sabredenlerin, doğruluktan şaşmayanların, huzurda boyun bükenlerin, hayra harcayanların ve seher vakitlerinde istiğfar edip yalvaranlarındır.” (Âl-i İmrân, 3/17)
buyuran Cenâb-ı Hak bir diğer âyette;
“Şüphesiz ki takva sahipleri Rablerinin kendilerine verdiği sevabı almış olarak cennet bahçelerinde ve pınar başlarında bulunacaklardır. Çünkü onlar bundan önce iyilik yapıyorlardı. Onlar geceleyin pek az uyurlardı. Onlar seher vakitlerinde Allah’tan bağışlanma dilerlerdi.” (Zâriyât, 51/15-18) buyurur.
Peygamber Efendimiz (asm), seher vaktinde bizi çok yakından ilgilendiren bir yüksek takdiri şöyle bildirmiştir:
“Allah Tebâreke ve Teâlâ, her gece, gecenin son üçte biri kalınca dünya semasına iner ve şöyle buyurur: Mülkün sahibi benim! Kim ki bana duâ ederse, ona cevap veririm. Kim ki benden isterse ona veririm. Kim ki bana istiğfar ederse onu bağışlarım. Tan yeri ağarıncaya kadar bu böylece devam eder.” (Tirmizî, Namaz, 326)
Mümkün mertebe bu çağrıya uymaya doyum olur mu?
Diğer taraftan,
“Sahur yapınız. Şüphesiz sahurda bereket vardır.” (Nesâî, Sıyâm, 18, 19; İbn Mace, Sıyâm, 22),
“Oruç tutmak isteyen kimse, bir şeyle sahur yapsın.” (Ahmed b. Hanbel, III / 367)
gibi hadisler de sahur zamanının bereketine işaret etmektedir.
Yatsı namazı açısından vaktin sonuna yaklaşılmış olan bu vakitte uyanmak ve bu vakitte teheccüt namazı kılmak, ardından da gecenin son namazı olarak vitir namazı kılmak sünnettir. Peygamber Efendimiz (asm) gecenin üçte ikisi geçtiğinde kalkar, teheccüt namazı kılar ve ardından son olarak vitir namazı kılarlardı.
Bediüzzaman Hazretlerinin müşahedesiyle teheccüd namazı, Allah’ın izniyle, lüzumlu bir ışık hükmünde, kabir gecesinde ve berzah karanlığında müminleri karanlıkta bırakmayacaktır. (Nursi, Sözler, Dokuzuncu Söz)
Şuna dikkat edelim: Bu vakitte namaz kılmak için uyanmamız sebebiyle sabah namazını riske etmeyelim. Eğer sabah namazı riske girecekse, alışıncaya kadar vitir namazını yatsı namazının ardından yatsı vaktinde yatmadan önce kılmak da sünnete uygundur.
Sabah namazını hiçbir şekilde riske etmemeliyiz. İşi gereği gece uyanmayan, fakat sabah namazını ihmal de etmeyenler, sabah namazını kılmak sûretiyle seher vakti feyzini inşallah almış olurlar.