Şeyh Şamil’in anne imtihanı
Kafkas kartalı Şeyh Şamil, annesi ile karşı karşıya getirilmişti. Şeyh Şamil’in korktuğu tek şey, annesini affettiği takdirde Müslümanların, düşmana karşı mücadele azmini kaybetmesi, imkânlarının sarsılmasıydı. Halkın Ruslarla anlaşmaya meyletmeleri demek, bir noktada dinin ortadan kaldırılması için onlara yardımcı olmak demekti. Din uğruna, bir değil binlerce ana, oğul feda olmalıydı. Günlerce mescit den çıkmayıp, bu işin muhasebesini yaptı. Halk ise, mescidin kapısında toplanmış, nasıl bir karar verecek diye merakla bekliyorlardı. Sonunda kararını verip dışarı çıktı.
Halka hitaben dedi ki:
” Her Müslüman gibi annem de, anlaşmalara uymadığı, düşmanla barış teklif ettiği için cezasını çekecek!”
Karar, Şeyh Şamil’in yardımcıları tarafından, annesine bildirildi. Gönlü yaralı, pişmanlık içinde olan ana, adalet divanının önüne çıkartıldı. Halk toplanmış, nefes almadan kararı bekliyordu.
Bu defa, adalet divanının önünde sıradan biri yoktu. Kafkasya’da yetişmiş, alimlerin büyüklerinden, velilerinden Şeyh Şamil’in annesi vardı. Omuzları çökmüş, yaptığı hatanın üzüntüsü içinde oğluna baktı, sonra yürekleri parçalayan bir sesle dedi ki:
” Oğlum! Annen olduğum için, vereceğin kararda kıl kadar da olsa, başkasından farklı muamele yaparsan emzirdiğim sütü sana helal etmem. Ne karar verirsen razıyım. Adalet yerini bulsun, adaletten zerre kadar ayrılırsan, ahirette iki elim yakanda olsun!”
Herkes pür dikkat, verilecek kararı bekliyordu. Nihayet karar verildi. Şey Şamil’in yardımcıları kararı açıkladılar. Annesine yüz sopa vurma cezası verilmişti. Kararı duyan anne, büyük bir metânetle ortaya doğru yürümeye başladı. Herkes merakla, bu ihtiyar kadın bu cezaya dayanabilecek mi? diye düşünüyordu. Şeyh Şamil büyük bir edeple anasının yanına varıp diz çöktü. Annesiyle helâlleşti. Annesinin elini öptü. Annesi, verilen karardan dolayı hiçbir üzüntü duymadığı gibi, kendisine farklı muamele yapılmadığı için de oğluna muhabbetle bakıyor, böyle bir oğlu olduğu için Rabbine şükrediyordu.
daha sonra Şeyh Şamil, halka dönerek dedi ki:
” Anamın hatası, merhametinin çokluğu sebebiyle, şefaatçi olmasıydı. Bu yaptığının cezasını da manevi olarak, şu ana kadar çektiği ızdıraplarla ödemiştir. Maddi cezasını da onun her şeyine varis olan oğlu çekecektir.”
Şeyh Şamil’in bu kararı karşısında, herkes olduğu yerde donakalmıştı. Çünkü, biliyorlardı ki, Şeyh Şamil’in verdiği karardan döndüğü vaki değildi. Şeyh Şamil, belden yukarısını soyup, ortaya çıktı. Sonra:
” Verilen cezayı aynen yerine getireceksiniz. Cezayı verirken, az da olsa farklı muamele yapanlara yazıklar olsun!”
Vazifeliler, cezayı yerine getirmeye başladılar. Her vuruşta, kan fışkırıyordu. Halk bu manzarayı gördükçe hıçkıra hıçkıra ağlıyordu. Nihayet, ceza tamamlandı. Böylece, sözünün eri olduğunu, adalet ve vatan mücadelesindeki kararlığını göstermiş oldu.
Okumak isteyebilirsiniz
Sen kalbimi kırdıktan sonra