Yedi günlük mezar
Kadının birinin bir tek oğlan evladı vardı. Delikanlı günün birinde ağır bir hastalığa yakalandı. Kadın oğlunun yastığının yanında ağlayarak gecesini gündüzüne katarak oğluna şifa vermesi için Allah’ına dua ediyordu.
Oğlu iyileştiği takdirde canlı olarak yedi gün mezara girmeyi Allah’a adadı. Oğlundan ümit kesildiği bir zamanda delikanlı iyileşti. Kadın sevinç içinde Allah’a (c.c.) şükrediyor ama tatbiki zor adağını yerine getirmeye bir türlü yanaşmıyordu.
Bir gece rüyasında meçhul bir ses sert bir ifadeyle ” oğlun iyileşti, adağını yerine getir. Yoksa Allah’ın musibetleri bitmez. Başına daha ağır bir bela gelir ” diye seslenir.
Kadın verdiği sözden cayamayacağını anlayınca oğluna durumu anlatır ve şöyle der; ” hemen bana mezar biçiminde bir kuyu kaz. Allah’a verdiğim sözü yerine getireceğim. Eğer yaşarsam bu sürenin sonunda çıkar ve tekrar beraber yaşarız, gireceğim kuyudan çıkamazsam da borcumu ödemiş olarak mezara girmiş olurum.
Kadın, oğlunun hazırladığı kuyuya borcunu ödemek için girdi. Kuyuya girince Cenab-ı Hakk’ın yardımıyla bir deliğin açıldığını gördü ve dua etmeye başladı. ” Ulu Allah’ım! beşeri gücümü ve iman kuvvetini yoluna koyarak yaşama arzumu tepiyor ve sana verdiğim sözü yerine getirmeye çalışıyorum. Allah’ım beni her türlü cana kasteden kazalardan koru.” Duası bitince gördüğü delikten mezara ışıklar süzülmeye başladı.
Az sonra dahada genişleyip bir pencere halini alan mezar deliğinden ötelere bakınca, yeşillikler içinde, akarsulu bir bahçe gördü. İki kadın bahçede ilerleyerek ona doğru geliyordu. Kadınlar yaklaşınca ona seslendiler: Ey fani dünyalı kadın! Aziz misafirimiz! o kuyudan çık bizim yanımıza, şu sevimli bahçeye gel.”
Kadın sevinçle mezardan çıkarak bahçeye kadınların yanına gitti ve bahçenin ortasında geniş bir havuzun yanı başına oturdular.
Birlikte oturunca kadın meraklı bakışlarla kadınları süzmeye başladı. Kadınların başarında birer kuş vardı birinin başındaki kuş sürekli kanatlarını yelpaze olarak kullanarak kadını rahatlatıyordu. Öbür kadının başındaki kuş ise gagası ile sürekli kadının başını gagalayıp saçını başını yoluyordu.
Önce kuşun kanatları ile yelpazelediği kadına dönerek sordu: “Hangi iyiliğin sayesinde bu yüksek mertebeye ulaştın?”
Kadın; ” dünyada iken herkese iyilik yapardım sevgili bir eşim vardı, onun her sözünü tutardım; bu sayede bu dereceye ulaştım.
Birinci kadından aldığı bu cevaptan sonra diğer kadına dönerek sordu; ” Peki sen ne kötülük yaptın ki bu kuş devamlı başını gagalıyor?”
Kadın içini çekerek konuşmaya başladı; ” Ben de iyi huylu, temiz bir kadındım. Elimden geldiği kadar ibadetlerimi yapar, herkese iyilik etmeye çalışırdım. Herkes benden memnundu. Bazen emirlerinden çıkıyordum. Aslında iyi bir insan olduğum için Rabbim bana burada kalma müsaadesini verdi. Ancak kocamı memnun edemeden öldüğüm için bu kuşun işkencesine mahkumum. Sana yalvarıyorum sen tekrar dünyaya döneceksin. Kocamın adını ve oturduğu yeri söyleyeyim ona durumu anlat bana hakkını helal etsin. Ben de bu işkenceden kurtulayım.
Yedi gün dolunca kadınlar misafiri tekrar kuyuya götürdüler. Zaten tam o sırada mezarın dışından kazma sesleri geliyordu. Kadının oğlu mezara gömdüğü annesini çıkarmaya gelmişti.
Borcunu yerine getiren kadın kuyudan çıkarak evine vardıktan sonra uzak yakın herkes ziyaretine geldi. Bu ziyaretçiler arasında kuşun başını gagaladığı kadının kocası da vardı. Kadın adama eşinin çektiği işkenceyi anlatarak adamın karısına hakkını helal etmesini sağladı.
Kadın o gece rüyasında işkence çeken kadını gördü; Helallik sonrasında kadının azabı son bulmuştu ve ara buluculuk ettiği için teşekkür ediyor ve kendisine durmadan dualar ediyordu.
Okumak isteyebilirsiniz
İşin Allah’a kalmış