Ruhi hastalıklardaki telkinin önemi,dua ve ibadetin önemi (Prof. Nevzat Tarhan)
Nur mektebinin köşe yazarlarından olan Prof.Nevzat Tarhan’nın aşağıdaki yazısı ilgimi çekti ve değerli fikirlerini paylaşmak istedim.
Tıptaki son gelişmeler ruhsal hastalıkların beyin hastalığı olduğu görüşünü güçlendirmektedir.Ruhsal hastalıklarda insan beynindeki kimyasal denge bozulmaktadır.Korku,elem,kedergibi kimyasal merkezlerdeki salğıların dengesizlikleri bazı ilaçlarda düzeltilebilmektedir.
Ruhsal hastalıkların birinci boyutu biyolojik,ikinci boyutu ise psikolojiktir.Yani kişinin kişilik yapısı,bilinç altı,olumsuz şartlanmalarla ilğilidir.İşte telkin ve bilimsel tanıma ile psikoterapi bu alanda kullanılmaktadır.
İnsanı biyolojik bir bilğisyara benzetirseniz,beyin bilğisayarın “Harware’i” ruhsal yapısıda“software’i” andırır.Bilgisayarın elektornik devreleri ne kadar gelişmiş olursa olsun,software’nin kalitesi kadar iş yapar.bilgisyara yazılımı iyi yazılmışsa amaca hizmet eder.İnsan beynindeki proğramında iyi yazılması gerekmektedir.İşte insan kişilik gelişimi ile bu proğramı mükemmele yaklaştırabilir.İnsan beyni biyolojik bilgisyar ise telkin,proğramı düzeltme yöntemidir.
Ruhsal hastalıklarda dini değerlerin rolü varmıdır?
Bu konuyu kültüre bağlı destekleyici özellikler olarak açıklıyor.
Size ABD den bir örnek vermek isityorum.1960 yılında ABD nin pensilvanya eyaletinin roseto kasabasında bir araştırma yapılıyor.Bu kasabanın özelliği Amerika geneline göre,kroner kalp hastalıkları,kalp krizi ve mide hastalıkları çok az.ABD genelinde kalp krizinden ölüm 1000 kişide 3,5 iken bu kasabada 1000 kişide bir oranında çıkıyor.bunun nedenini bulmak için beslenme alışkanlıklarından,yaşam tarzlarına kadar bir çok konu araştırılıyor.
Bu kasabanın şu özellikleri saptanıyor:Buraya henüz hızlı yaşantı tarzı girmiyor.Tüketici çılgınlığı yok.Aile destekleri çok güçlü.Geleneksel değerlere çok önem veriliyor.Yaşlılar Aile içinde çok seviliyor ve saygı duyuluyor.10 yıl sınra tekrar araştırma yapılıyor.Cadillac arabalar,hızlı yaşantı tarzına girmiş 55 yaş grubunda kroner kalp hastalıklarının arttığı görülüyor.
Bilimsel sonuçlara göre”kültür ve geleneklere bağlı koruyucu desteklerin azalması sonucu kalp hastalıkları artmıştır.”raporu veriliyor.İnsanların daha fazla stresli olmalarının bu sonucu doğurduğu kanısına varılıyor.
Görüldüğü gibi dini değerler kişinin kendisi ile barışık olmasını,beklentilerini daha gerçekci düzeyde tutmasını,yetinme duygusunu geliştirmesi,strese dayanma gücü sabır eğitimi gibi kazanımlar sağlayarak toplum sağlığına fayda sağlamaktadır.
Dua ve ibadetin psikolojik rahatsızlılarda tedaviye katkısı nedir?
Bilindiği gibi dua iki kısımdır.Birincisi fiili duadır.Yani öğrencinin çalışması,çiftçinin tarlayı sürmesi,hastanın ilaç alması,gibi ,ikincisi ise sözlü duadır.
Psikiyatrik hasta olan bir insan önce kesinlikle fiili dua olan ilacını almalıdır.Daha sonra kendi inanç ve sistemine göre du ve manevi yardım arzuluyorsa bunun üç faydası vardır.
Problemleri kelimelerle fade etmek olanağı veririr.
Problemleri karışık ve belirsiz olmaktan kurtarır.
Dua kişiye yükünün paylaşıdığı,yalnız olmadığı duygusunu verir.
En çaresiz olan durumlarda her şeyi bilen,herşeyi duyan ve her işe gücü yeten bir kudrete sığınmak ve güvenmek o kişiye sakinlik ve huzur verir.
Güven duygusunun gelişmesine,korkularını yenmesine yardımcı olur.
Şurası kesindir ki insan doğya hakim değildir.Midesini,kalbini bile yönetememektedir.O halde gerçek sahibinden yardım istemesi ona güç verecektir.
Çaresiz kişi pasiftir.bir şey yapamamaktadır.İşte “Dua” böylece” yapmak” konusunda ona bir adım atama kolaylığı sağlayacaktır.
Prof.Dr.Nevzat Tarhan beyefendiye teşekkürler ediyoruz bizi aydınlattığı için.