EBU EYYÜB EL-ENSARİ(R.A) HAZRETLERİ
Hicretin 49.senesinde Muaviye(r.a),Süfyan bin avf al-Amiri kumandasında İstanbul’a bir ordu sevketti.daha sonra ona destek olmak üzere oğlu Yezid kumandasında bir ordu daha gönderdi.Ebu Eyyüb Hazretleri seksen yaşına gelmiş olduğu halde onlarlarla gazaya çıktı.
Orduda Ashab-ı Kiram’dan Abdullah bin Abbas,Abdullah bin Ömer,Abdülaziz bin Zürare gibi meşhur zatlar da vardı.Ebu Eyyüb Hazretleri yaşlı olduğundan ona “Sen hastasın,senin cihadı terk etmeğe ruhsat vardır.” deyip gitmemesi için ısrar ettilerse de o yine de çıkmıştı.
harb uzayınca rahatsızlığı artmıştı ve onu Kağıthane çayırında bir çadıra yerleştirdiler.Bu sırada Ebu Eyyüb,kumandanlar ve mücahidleri çağırarak onlarla helalleşti.Bu sırada tabiinden Nevtu’l-Bikali “Ya Rab Ebu Eyyüb’a afiyet ve şifa ver.” deyince o,“Sizler bana böyle değil de,”Ya Rab,eğer bu zatın eceli geldi ise onu mağfiret buyur,eğer eceli yakın değil ise afiyet ve şifa ihsan buyur.” deyiniz.” buyurdu.
Ancak rahaysızlığı iyice arttı.Bu sırada Yezid yanına geldi ve ihtiyacı olup olmadığını ve vasiyetini sordu.O “sizin dünyanızdan ben hiç bir şey istemiyorum.Ancak benim vasiyetim ve arzum şudur ki vefat ettiğim vakit na’şımı mümkün olduğunca düşman memleketinin içerlerine sokun ve beni harbeden mücahidlerin ayakları altında gömün.Ta ki onların atlarının altında benim kabrim dümdüz ve belirsiz olsun.Beni orada bırakıp dönün.Zira Resulullah’dan işittim,”Konstantiniyye’de kalenin yanında bir salih zat defnolunacaktır.” buyurmuştu.Umarım ki o zat ben olayım.” dedi ve vefat etti.İstanbul’da Ashab-ı Kiram’dan daha başka zatlar da mdefün olup Ebu Eyyüb onların ulusu ve reisidir.
İstanbul bundan sonra İslam hüdümdarlarının yaptığı 13 seferde olduğu gibi bu seferde de fetholunmamıştı.Bu şeref 15’nci seferde Gazi Sultan Mehmet han’a ve onun ordusuna nasib olmuştur.