Bol Rızıklara Nail Olmak için Vakıa Süresi Ve Çok Önemli Duası
Bol Rızıklara Nâil Olmak İçin Vâkı‘a Okumak
1) Bu sûre-i celîleyi her sabah namazından önce okumaya devâm eden kişi aslâ fakir olmaz. (‘Abdullâh ibnü Es‘ad el-Yâfi‘î, ed-Dürrü’n-nazîm fî havâssi’l-Kur’âni’l-‘Azîm, sh:102)
2) Bu sûre-i şerîfeyi sabah akşam okumaya devâm eden kişi açlık, susuzluk çekmez, korkacağı bir duruma düşmez ve aslâ fakir olmaz. (‘Abdullâh ibnü Es‘ad el-Yâfi‘î, ed-Dürrü’n-nazîm fî havâssi’l-Kur’âni’l-‘Azîm, sh:102)
3) Her kim bir oturuşta Vâkı‘a Sûresi’ni 41 kere okursa, o kişinin rızık talebi başta olmak üzere birçok isteği gerçekleşir. (Ahmed ed-Diyerbî, el-Mücerrabât, sh:17; Muhammed Hakkı en-Nâzillî, Hazînetü’l-esrâr, sh:167; Seyyid Süleymân el-Huseynî, Kenzü’l-havâs, 2/66)
4) Peş peşe 40 gün boyunca her gün bu sûre-i celîleyi 40 kere okuyan kişi aslâ fakirlik çekmez. Allâh-u Te‘âlâ o kişiye yorulmadan ve haramlara karışmadan bol bol helâl rızıklar ihsân eder. Bu fazîletli amel sâdece ehline öğretilmelidir, zîrâ bunda İsm-i Âzam vardır. (Muhammed Hakkı en-Nâzillî, Hazînetü’l-esrâr ve celîletü’l-ezkâr, sh:167)
5) İmâm-ı Ahmed er-Rifâ‘î (Kuddise Sirruhû)nun bu sûre-i celîleden sonra şu duâyı okuduğu nakledilmektedir ki rızıkların celbi için bu duâyı okumak çok faydalıdır.
Dua şöyledir:
«اَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى سَيِّدِنَا مُحَمَّدٍ وَعَلٰى اٰلِهِ وَصَحْبِهِ وَسَلِّمْ، اَللّٰهُمَّ إِنّ۪ي أَسْأَلُكَ بِمَعَاقِدِ الْعِزِّ مِنْ عَرْشِكَ وَبِمُنْتَهَى الرَّحْمَةِ مِنْ كِتَابِكَ وَبِاسْمِكَ الْعَظ۪يمِ وَبِاسْمِكَ الْأَعْلٰى وَبِكَلِمَاتِكَ التَّامَّاتِ الَّت۪ي لَا يُجَاوِزُهُنَّ بَرٌّ وَلَا فَاجِرٌ، وَبِإِشْرَاقِ وَجْهِكَ أَنْ تُصَلِّيَ عَلٰى سَيِّدِنَا مُحَمَّدٍ وَاٰلِهِ وَصَحْبِهِ وَتُسَلِّمَ، وَأَنْ تُعْطِيَن۪ي رِزْقًا حَلَالًا طَيِّبًا، يَا طَالِبًا غَيْرَ مَطْلُوبٍ! وَيَا غَالِبًا غَيْرَ مَغْلُوبٍ! يَا وَاسِعَ الْمَغْفِرَةِ! يَا رَزَّاقَ الثَّقَلَيْنِ! وَيَا خَيْرَ النَّاصِر۪ينَ! اَللّٰهُمَّ إِنْ كَانَ رِزْق۪ي فِي السَّمَاءِ فَأَنْزِلْهُ، وَإِنْ كَانَ فِي الْأَرْضِ فَأَخْرِجْهُ، وَإِنْ كَانَ بَع۪يدًا فَقَرِّبْهُ، وَإِنْ كَانَ عَس۪يرًا فَيَسِّرْهُ، وَإِنْ كَانَ قَل۪يلًا فَكَثِّرْهُ، وَإِنْ كَانَ كَث۪يرًا فَبَارِكْ ل۪ي ف۪يهِ، اَللّٰهُمَّ اجْعَلْ يَدَيَّ الْعُلْيَا بِالْإِعْطَاءِ وَلَا تَجْعَلْ يَدَيَّ السُّفْلٰى بِالْاِسْتِعْطَاءِ، يَا فَتَّاحُ! يَا رَزَّاقُ! يَا كَر۪يمُ! يَا عَل۪يمُ! اَللّٰهُمَّ سَخِّرْ ل۪ي رِزْق۪ي، وَاعْصِمْن۪ي مِنَ الْحِرْصِ وَالتَّعَبِ ف۪ي طَلَبِهِ، وَمِنَ التَّدْب۪يرِ وَالْح۪يلَةِ ف۪ي تَحْص۪يلِهِ، وَمِنَ الشُّحِّ وَالْبُخْلِ بَعْدَ حُصُولِهِ، اَللّٰهُمَّ تَوَلَّ أَمْر۪ي بِذَاتِكَ وَلَا تَكِلْن۪ي إِلٰى نَفْس۪ي طَرْفَةَ عَيْنٍ وَلَا أَقَلَّ مِنْ ذٰلِكَ، وَاهْدِن۪ي إِلٰى صِرَاطِكَ الْمُسْتَق۪يمِ؛ صِرَاطِ اللّٰهِ الَّذ۪ي لَهُ مَا فِي السَّمَاوَاتِ وَمَا فِي الْأَرْضِ، أَلَا إِلَى اللِّٰه تَص۪يرُ الْأُمُورُ، وَصَلَّى اللّٰهُ عَلٰى سَيِّدِنَا مُحَمَّدٍ وَعَلٰى اٰلِهِ وَصَحْبِهِ أَجْمَع۪ينَ وَسَلَامٌ عَلَى الْمُرْسَل۪ينَ وَالْحَمْدُ لِلّٰهِ رَبِّ الْعَالَم۪ينَ.»
“Allahümme salli ala seyyidina Muhammedin ve ala alihi ve sahbihi ve sellim. Allahümme innî es’elüke bi ma âkıdil ızzi min ar’şike ve bi müntehâr-rah’meti min kitâbike ve bismikel a’zîmi ve bismikel â’la ve bikelimâtiket-tâmmâtilleti lâ yücâvizühünne berrun ve lâ fâcirun. Ve bi işrakı vechike en’tusalliye alâ seyyidina Muhammedin ve âlihi ve sahbihi ve tüsellime. Ve entüğtıyeni rizkan halâlen tayyiben ya taliben ğayra metlubin ve ya Yâ ğâliben ğayra meğlûbin Yâ vesial meğ’firati. Ya razzegassega leyni ve ya hayrannasirine Allahümme in kâne rizkî fîs-semâi fe en’zil’hü ve in’kâne fil ardı fe eh’ric’hü ve in’kâne beîden fe karrib’hü ve in’kâne asiran feyessir’hü ve in’kâne kalîlen fe kessir’hü ve in’kâne kesiran fe bârik lî fîhi. Allahümec’al’ yedeyyel’ül ya bil iğta i ve lâ tec’al’le yedeyyes-süf’la bil istiğtai Yâ fettâhu Yâ Razzâku ya kerimü Yâ alîmü Allahumme sehhırli rizkî vağsimni minel hırsı vetteabi fi talebihi ve minettedbiri vel hıyleti fi tehsîlihi ve mineş şühhivel buhli beğde husulihi Allahüme tevvelle emri bi zatike vela tekilni ila nefsi tarfete aynin vela egallemin zelike vàhdini ila siratikel mustâkîmi sıratıllahillezi lehu mafissemaveti ve ma fil erdı ela ilallahi tesîrul ümuru ve sallallahü ala seyyidina Muhhamedin ve ala alihi sahbihi ecmeîne ve selamün alel mürseline vel hamdulilahi rabbil alemin.”
Manası;
“Ey Allâh! Efendimiz Muhammed’e, Ehl-i Beyti’ne ve sahâbesine salât-ü selâm eyle.
Ey Allâh! Arşın’ı aziz kılan (ve ‘Büyük Arş’, ‘Keremli Arş’ diye vasfetmene vesîle olan Zâtın’a has özel tecellîler ve üstün) sebepler hürmetine, Kitabın’dan rahmetin nihâyeti(ni ve kullarına lütuflarını ifâde eden, okuyanına rahmetini kazandıran en ümitli âyetler) bahşına, büyük ismin, en yüce adın, iyi ya da kötü kimsenin kendilerini aşamayacağı o tastamam (noksanlıktan münezzeh, bereketli ve tesirli âyetlerin ve) kelimelerin hürmetine ve Zâtın’ın nûru bahşına Senden; Efendimiz Muhammed’e, Ehl-i Beyti’ne ve sahâbesine salât-ü selâm eylemeni ve bana helâl ve tertemiz rızık ihsân etmeni dilerim.
Ey (istediğinin) peşine düşen, Kendisinin peşine düşülemeyen! Ey hiç yenilmeyen Ğâlib! Ey affı geniş olan! Ey insanları ve cinleri bolca rızıklandıran! Ey yardım edenlerin en hayırlısı! Ey Allâh! Rızkım gökteyse onu indir, yerdeyse onu çıkar, uzaksa yakın et, (ulaşımı) zorsa kolay et, azsa çok et, çoksa benim için bereketli kıl. Ey Allâh! Ellerimi (muhtaçlara) verme(ye muvaffak etme)k ile üstte (olan ellerden) eyle. (İnsanlara muhtâc olup onlardan) istetmekle ellerimi aşağıda (olan ellerden) eyleme. Ey (kullarına rızık kapılarını açan) Fettâh! Ey (bolca rızıklandıran) Rezzâk! Ey (mahlûkātına nîmetlerini ikrâm eden) Kerîm! Ey (her şeyi bilen) Alîm!
Ey Allâh! Benim için rızkımı müsehhar (kolaylaştırılmış) kıl. O rızkın talebi husûsunda beni hırstan ve yorgunluktan, onu elde etmekte (Sana karşı tevekkülü elden bırakıp da) tedbir ve çâre(lere teşebbüs)den, o rızkı elde ettikten sonra da cimrilikten ve pintilikten beni koru.
Ey Allâh! İşlerimi bi’z-Zât Sen üstlen, göz açıp kapayınca-ya kadar, ondan daha az bir vakit dahî beni nefsime bırakma. Beni dosdoğru yoluna ulaştır; O Allâh’ın yoluna ki; göklerde olanlar da, yerde bulunanlar da sâdece O’na âittir. Âgâh olun ki bütün işler ancak Allâh’a dönecektir. Allâh-u Te‘âlâ Efendimiz Muhammed’e, Ehl-i Beyti’ne ve sahâbesinin tümüne salât eylesin. Selâm bütün peygamberlerin üzerine olsun. Bütün hamdler de Allâh’a mahsustur.”
Kaynak:(Muhammed Ebü’l-Hüdâ er-Rifâ‘î es-Sayyâdî, Kılâdetü’l-cevâhir fî zikri’l-ğavsi’r-Rifâ‘î, sh:247; es-Seyyid İbrâhîm er-Rifâ‘î, es-Seyru ve’l-mesâ‘î, 15.hızb, sh:255-256, -el-Burhânu’l-müeyyed zeylinde-, Nâsıruddîn ‘Abdüllatîf, el-İfâzatü’l-kübrâ, rakam:32, sh:127; Parantez içi mânâlar için bkz.: es-Sehâvî, el-Kavlü’l-bedî‘, 1/229)