Verilen söz tutulmalıdır.
Gazne’li Mahmut, İslam’ı yaymak amacıyla Hindistan’a o sekiz sefer düzenlemişti. Bu seferlerin birinde şiddetli bir direnmeyle karşılaşmış, bu zor durumdan kurtulmak için Allah’a şöyle niyazda bulunmuştu:
” Ey Rabbim! Sen yardım edensin. Bizlere yardım eyle. Şayet bu savaştan galip çıkarsam elde ettiğim ganimetleri yoksullara dağıtacağım.”
Gazne’li Mahmut, bu seferden zaferle çıkmıştı. Elde ettiği ganimetleri de yoksullara ve garibanlara dağıtmaya başlamıştı. Ancak sultanın yanındaki vezirler bu durumdan hoşnut olmamışlardı. Bu durumu sultana;
” Aman sultanım! Ne yapıyorsunuz? Bunca değerli altınlar, inciler fakir fukaraya dağıtılır mı? Hem onlar, bunların kıymetini ne bilecek? Üstelik devletin bu ganimetlere ihtiyacı var!” diyerek bildirmişlerdi.
Gaznel’i Mahmut’un kafası bu sözler üzerine karışmış, kararsızlığa düşmüştü. Bu kararsızlıktan kurtulmak için devrin alimine bu durumu danışınca Alim, Gazne’li Mahmud’a şu şekilde tavsiyede bulundu:
” Sultanım! bunda kararsızlığa düşecek bir taraf yok! Çok basit bir tercih karşısındasınız. Eğer Allah’a bir daha işiniz düşmeyecekse hemen adamlarınızın dediğini yapın, ganimeti hazineye koyun; ama Allah’a tekrar işiniz düşecekse verdiğiniz sözü tutun, adağınızı yerine getirin, ganimetleri yoksullara dağıtın.”
Zor zamanlarda, sıkışık anlarda verilen sözler; durumlar iyileşince unutulmamalıdır. Aynı sıkışık durumlara düşülmeyeceğini kimse garanti edemez.
Okumak isteyebilirsiniz
Ölümden kaçamazsın