Anneye mektup
Anne, benim kızın!
Büyüdüm, bak, kocaman kadın oldum. Kendi yuvamı kuralı çok uzun yıllar geçti. Bana alıştım mı diye sorarsan. Sabahları erken kalkmaya alıştım. Çocukları okula göndermeye, çamaşırları ters çevirip makinaya atmaya, pilav yapmaya alıştım. Biliyor musun bu yıl salatalık turşu mu bile kendim kurdum. Güzel oldu mu dersen, ne bileyim be anne. İtiraf etmek gerekirse seninkiler kadar güzel olmadı, sanırım sirkeyi biraz fazla kaçırdım. Beni blirsin, elimin hiç ayarı olmadı, yüreğim gibi.
Bazen mutfağa çekilip kendime bir kahve yapıyorum . Yüzümde hüzün, şuramda, ta derinde bir yerde iflah olmaz bir yalnızlık. Boğazımı sıkıyor içimdeki balıkçı yaka hissi. Keşke diyorum sana bu kadar uzak oturmasaydım. Yüreğim anne! Yüreğim öyle sıkışıyor ki bazen, ne yalan söyleyeyim ölmekten çok korkuyorum. Çocuklar anne çocuklarım. Bensiz ne yaparlar. Daha o kadar küçükler ki. Ben bile bu yaşta hala sana ve sevgine muhtaçken. Onlar diyorum hayatla nasıl başa çıkar.
Biliyorum anne, biliyorum. Ölüm bile zamanla eskiyor. Evler eskiyor, anılar eskiyor. Verdiğin emekler unutuluyor. Herkes bir gün bedenini toprağa bırakıyor. Anne ne olur, kendine iyi bak. İlaçlarını ihmal etme, doğru beslen, yürüyüşe çık, bitki çayı falan iç.
Ne kadar uzak olursan ol. Güneş olmadan da uzanır bana gölgen. Yeter ki diyorum, nefesin ensemden çekilmesin.
Okumak isteyebilirsiniz
Misliyle vereyim